İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin (İEÜ) 25 öğrencisi, deprem sonrası oluşturulan barınma alanlarına yönelik alternatif projeler geliştirmek üzere 5 gün süren atölye çalışmasında bir araya geldi. Konteyner kent başta olmak üzere depremzedeler için en iyi yaşam alanlarını oluşturmak üzerine yoğunlaşan gençler, hızlı ve düşük maliyetle uygulanabilecek fikirler geliştirdi. Dörder ve beşer kişilik gruplar halinde çalışan öğrenciler, konteyner kentlerde ortak yaşam alanlarının çoğaltılabileceğine vurgu yaptı, çocukların oyun oynayabileceği ve film izleyebileceği özel bölümlerin de yer aldığı tasarımlar hazırladı. Öğrenciler, atölye sonunda İEÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Aşkar’ın elinden sertifikalarını aldı.
İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin gerçekleştirdiği ‘Deprem Sonrası Kısa Dönemli Kalıcı Ev’ isimli atölye çalışmasına; İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı, Mimarlık, Endüstriyel Tasarım ve İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencileri katıldı.
Çocuklar ve yetişkinler için
Yaptıkları çalışmalarda, konterneylerdeki afetzedelerin en iyi şartlarda yaşamını sürdürmesi, sosyal iletişimin kesilmemesi ve mahalle dayanışması içinde insanların kendi ihtiyaçlarını kendilerinin görmesi gerektiği fikrinden yola çıkan İEÜ’lü gençler, tüm bunları çalışmalarına aktardı. Konteyner kentlerde ortak yaşam alanlarının çoğaltılabileceğini vurgulayan öğrenciler, çocukların oyun oynayabilecekleri, film izleyebilecekleri özel ünitelerin de kurulmasını önerdi.
Hafif ve prefabrik üniteler
Talep etmeleri halinde afetzedelerin kendi yemeklerini yapabilmesi, çamaşırlarını yıkayabilmesi gerektiğini de düşünen öğrenciler, yaşam alanlarında bunun da sağlanabileceği üzerinde yoğunlaştı. Olası bir depremden sonra barınma alanlarının bir an önce kurulması için de öneriler hazırlayan öğrenciler, standart konteynerlere alternatif olarak, birleştirilerek basitçe monte edilebilen, hafif ve prefabrik ünitelerin de kullanılabileceğini aktardı.
Dayanışma ve birliktelik vurgusu
İEÜ İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emre Ergül, depremzedeler için yapılan çalışmalara katkı sağlamak adına atölyeyi gerçekleştirdiklerini söyleyerek, “Hepimizi sarsan, büyük üzüntüye yol açan bir afet geçirdik. İlk günden beri herkes depremzedelere yardım etmeye odaklandı. Biz de öğrencilerimizle birlikte, önümüzdeki dönemde yapılabilecek çalışmalara nasıl katkı sağlayabileceğimizi düşündük ve oldukça nitelikli fikirlerin ortaya çıktığına tanık olduğumuz atölye çalışmasını gerçekleştirdik. Burada amacımız yetkililerin ve ilgili kurumların çalışmalarına fikir desteği sunmaktı. Öğrencilerimiz, ortak yaşam alanlarının nasıl kurgulanması gerektiği fikri üzerine yoğunlaştı” diye konuştu.
Uzun süre yaşayanlar var
Doç. Dr. Ergül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Depremden etkilenen vatandaşlarımız, konteyner kentlerde uzun süre yaşayabiliyor. Çaresizlik, acı, endişe ve yalnızlık hissinin daha da derinleşmemesi için afetzedelerin birbirleriyle iletişim kurması çok önemli. Nitelikli sosyal alanlar oluşturmak bunun ilk adımı. Bunun için mevcut uygulamalara alternatif öneriler geliştirmek mümkün. Örneğin depremzedeler, her gün yemek hizmeti alan, bakım isteyen pasif bir konumda bulunmak yerine kendi yemeğini yapan, gündelik işlerini sürdüren bir yaşam isteyebilir. Bu sayede kendini daha iyi hissedebilir. Bunu konteyner kentlerde daha farklı bir yerleşim kurgusu ile sağlayabiliriz. İnsanlar; çevresiyle konuşarak, paylaşarak, sosyal dayanışma içinde birbirlerine destek olabilir. Barınma alanlarında bu konuların da mutlaka dikkate alınması gerekir. Ortak bir etkinlik ya da yemek alanına, sokaklar ve geçişler gibi küçük alt mekanlara, oturma ünitelerinin bulunduğu açık, yarı açık bölümler gibi özel, yarı özel ve kamusal alanlara daha çok yer verilebilir. Gençlerimiz tüm bunlar için fikirler üretti.”