AÇILIMLAR

Bazı temel kavramların açılımlarını yapmaya çalışacağım. Bu değerler, toplumun kavram dünyasının kolonlarıdır. Bu kolonlar, toplumsal yapıyı ayakta tutar ve yaşamın sürdürülebilirliğinin güvencesidir. Düşünsel yapının omurgası aynı zamanda gelişimin, istendik değişimlerin ve amaca erişimin yol göstereni ve güvencesidir. Her yönüyle kültürle,ahlakla ve eğitimle çok yakın ilişkisi olan bu kavramlar, toplum için olmazsa olmazlardandır. Bu noktada bir adım daha atarak, insanlık için en olması gerekenlerdir diyebiliriz. Yetmedi, bir adım daha atarak şunu ifade edebiliriz; doğa ve tüm varlıklar için mutlaka olması gerekenlerdir!...

Açılımını yapacağım temel kavramları yapay zekaya sordum. Aldığım yanıtları paylaşacağım ancak, bazı noktalarda katkılarım olacak. Bu kavramlar; onur, şeref, itibar ve güvencedir.

Onur nedir?

“Onur, bir kişinin kendisine ve başkalarına karşı duyduğu saygı ve değer duygusudur. Bu kavram, kişinin ahlaki ve etik değerlerine bağlılığını, dürüstlüğünü ve kendine olan güvenini ifade eder. Onur, bireyin toplumsal ve kişisel ilişkilerinde saygınlık kazanmasını sağlar ve genellikle kişinin davranışları ve tutumlarıyla ölçülür.”

Onur, temelini toplumdan alan, içselleştirilerek davranışa dönüştürülen şeylerdir. Yani, toplumsal algıların bireysel yansımalarıdır. Burada görülen şey, birey toplumdan alıyor ve topluma veriyor. Bu düz ve pasif yansıtmadır. Usta işinin ehlidir, bu nedenle yapılması gerekeni yapılmadan önce görebilendir. Aynı olguyu sıradanlar yapıldıktan sonra görür. Usta işine zekasını katarken; sanatçı yaptığı şeye zekasını ve yüreğini katar. İşte o zaman düz bir yansıma değil, katkılı yansıma söz konusudur. Sanatçılık, aynı malzemeden farklı şeyler üretebilmektir. Bu vurgulamalardan sonra, onurun bir nitelik olduğunu görüyoruz. İstenir olan saygınlığı hak eden bir nitelik!

                                                                                                                                              “Onur, aynı zamanda bir kişinin kendisine ve başkalarına karşı sorumluluklarını yerine getirme isteğini ve yeteneğini de içerir. Bu nedenle, onurlu bir kişi, hem kendisine hem de çevresine karşı dürüst, adil ve saygılı davranır.”

Onurlu kişi farkındalığı olan, dürüstlüğü doğal ve insani bir davranış olarak içselleştiren bu doğrultuda adaletten ve adil paylaşımdan yana olan kişidir. İşte bu nitelikler; demokratikliğin, laikliğin ve hukukun üstünlüğüne inancın kanıtıdır. Toplumda bütün bunların olabilmesi için asgari bir temel platformun olması gerekir. Buradan fırsat eşitliğinin kaçınılmazlığını bir toplumsal gereklilik olarak görürüz.

Şeref nedir?

“Şeref, bir kişinin ahlaki ve etik değerlerine bağlılığını, dürüstlüğünü ve onurunu ifade eden bir kavramdır. Şeref, kişinin kendisine ve başkalarına karşı duyduğu saygı ve itibar duygusunu içerir. Bu kavram, bireyin toplumsal ve kişisel ilişkilerinde saygınlık kazanmasını sağlar ve genellikle kişinin davranışları ve tutumlarıyla ölçülür.”

Şeref, onurlu ve tutarlı davranışların dışsal etki algısıdır. Bu algı pozitif olduğunda bireyi yüceltir. Bu olgu tekillikler üzerinden toplumsallaştığı zaman, anlamlı ve güvenli bir yaşam iklimi oluşur.

“Şeref, aynı zamanda bir kişinin kendisine ve başkalarına karşı sorumluluklarını yerine getirme isteğini ve yeteneğini de içerir. Şerefli bir kişi, hem kendisine hem de çevresine karşı dürüst, adil ve saygılı davranır.”

Şeref, sorumluluk bilinciyle taçlanır. Bu olgunun toplumsallaşması, bilinçli ve güvenli yaşam algısını toplumsal normaller ve gereklilikler arasına sokar. Dürüstlük, güvenilir olurken güvenenlerin çoğalmasını sağlar ki, işte bu adalet duygusunun da temelini oluşturur. Şerefli bir birey; doğrudan, haklıdan ve güzelliklerden yana olan kişidir. Yalanla-dolanla işi olmaz!

İtibar nedir

“İtibar, bir kişinin veya kurumun toplumdaki saygınlığı ve güvenilirliği anlamına gelir. Bu kavram, bireyin veya kuruluşun davranışları, başarıları ve genel olarak toplumdaki algısı ile şekillenir. İtibar, genellikle uzun bir süre boyunca inşa edilir ve olumlu veya olumsuz olaylar, itibarın değişmesine neden olabilir.”

İtibar, bireyin toplumdaki pozitif birikimlerinin, algılar aracılığıyla görünür ve hissedilir olması halidir. Tanıklıklar itibarı öne çıkarır. Bu nedenle itibar onurlu ve şerefli insanın davranışlarının algısal değerlendirilmesidir. Bunun doğal sonucu olarak saygı ve saygınlık ortaya çıkar.

“İtibar, kişisel ilişkilerde, iş dünyasında ve toplumsal hayatta büyük bir öneme sahiptir. İyi bir itibar, güven ve saygı kazandırırken, kötü bir itibar, güven kaybına ve olumsuz algılara yol açabilir.”

Bu söylenenler her koşulda normal toplumlar için geçerlidir. Yani hukukun üstünlüğünü benimseyen, temel hak ve özgürlükleri her koşulda gözeten toplumlar için geçerlidir. Normal şansa şans tanıyan ve fırsat eşitliğini gözeten toplumlar için geçerlidir. Haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin ve adil olmayan paylaşımların olduğu toplumlarda her şey gibi itibarda çarpıtılır. Şiddet ve terör kurumların çıktısı olunca, toplum korkuyla siner… Sindirilmiş bir toplumda istenmeyen ve beklenmeyen her şey olabilir; bu da olmaz ki, denebilecek olan her şey olabilir(!)…

Güven nedir

“Güven, bir kişinin başka bir kişi, grup veya sisteme olan inancını ve bu inancın sonucunda oluşan rahatlık ve emniyet duygusunu ifade eder. Güven, ilişkilerin temel taşlarından biridir ve kişisel, profesyonel ve toplumsal düzeyde büyük bir öneme sahiptir. Güven, dürüstlük, tutarlılık ve güvenilirlik gibi değerlerle inşa edilir ve zamanla gelişir.”

“Güvenin olmadığı bir ortamda, insanlar arasında iş birliği ve iletişim zorlaşır. Bu nedenle, güvenin sağlanması ve korunması, sağlıklı ve sürdürülebilir ilişkiler için kritik bir öneme sahiptir.”

Güven, yaşamın güvencesidir. Bir yaşamın güvende olması için; beslenme, barınma ve korunma sorunlarının yasal dayanaklı kurumlar aracılığıyla çözülmesi gerekir. İnsanların kurumlara güveni tam olmalıdır. Özellikle de yargıya güven yaşamın sigortasıdır. Güvenli yaşam üretkenliğin ve yaratıcılığın serasıdır. Yargının tarafsızlığı, hukuktan yana olmakla başlar! Onurlu, şerefli, itibarlı ve güven içinde olan insanlar her koşulda iyiden, doğrudan, haktan ve hukuktan yana olurlar ki, bunlarda yaşamı yaşanılası kılar!...