12 EYLÜL 1980: TÜRKİYE’NİN DEMOKRASİSİNDE DERİN KESİK

12 Eylül 1980 sabahı…
Türkiye, tankların palet sesleriyle ve radyolardan yükselen o meşhur anonsla uyandı:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke yönetimine el koymuştur…”
Bir millet, demokrasi yolculuğunda bir kez daha keskin bir viraja sürüklendi.

TARİHSEL BOYUT


1970’lerin ikinci yarısı, Türkiye Cumhuriyeti için adeta bir “kriz laboratuvarı”ydı.
* Siyasi çıkmazlar: Parlamento, Cumhurbaşkanını dahi seçemedi.
* Ekonomik çöküş: Enflasyon, karaborsa, uzun kuyruklar, işsizlik halkın belini büktü.
* Şiddet ortamı: Sağ–sol çatışmaları günlük yaşamı kuşattı; sokaklarda, üniversitelerde, kahvehanelerde kurşun sesleri eksik olmadı.
Bu kaotik tablo, askeri müdahale için gerekçe olarak sunuldu. 12 Eylül sabahı yönetime el koyan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanları, ülkeyi Milli Güvenlik Konseyi üzerinden yönetmeye başladı.

DARBE SONRASI TÜRKİYE

Siyasi sonuçlar: Partiler kapatıldı, liderler yasaklı hale getirildi. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş siyasi yasaklılar arasındaydı.
Hukuki sonuçlar: Yeni anayasa hazırlandı. 1982 Anayasası halkoylamasıyla kabul edildi; özgürlükler kısıtlandı, devletçi ve otoriter bir yapı güçlendirildi

* Toplum:
* 650 bin kişi gözaltına alındı,
* 1,6 milyon kişi fişlendi,
* 210 bin dava açıldı,
* 50 kişi idam edildi,
* On binlerce kişi sürgün, işkence, yasak ve korku ile yaşadı.

TANIKLARIN DİLİNDEN 12 EYLÜL

Bir öğrenci, yıllar sonra şöyle anlatıyordu:
“Bir sabah gözlerimi açtım, radyodan tek ses yükseliyordu. Sanki tüm renkler kaybolmuş, hayat siyah-beyaza dönmüştü.”
Cezaevinde yıllarını geçiren bir gencin defterinde şu cümle vardı:
“Zamanı saymayı bıraktım. Burada günler değil, umutlar tükeniyor.”
İdam edilen bir gencin annesi mahkeme çıkışında şöyle haykırmıştı:
“Ben oğlumu vatana asker olsun diye büyüttüm, darağacına değil!”
Bu sözler, darbenin yalnızca siyasal bir kırılma olmadığını, aynı zamanda milyonlarca yürekte derin yaralar açtığını gösterir.

SON SÖZ

12 Eylül 1980, bir yönüyle “düzeni sağlamak” iddiasıyla yapılmış olsa da, geride bıraktığı miras; kaybolan özgürlükler, yarım kalan hayatlar ve kesintiye uğrayan demokrasi olmuştur.
Tarih, sadece geçmişi hatırlatmaz; geleceği kurmak için ders verir.
12 Eylül’ü unutmamak, bir daha yaşamamak için özgürlük ve demokrasinin değerini bilmek gerekir.

Kutu Bilgi

12 Eylül 1980 Darbesi’nin Rakamlarla Bilançosu:
* 650.000 gözaltı
* 1.683.000 kişi fişlendi
* 210.000 dava açıldı
* 50 kişi idam edildi
* 30.000 kişi işinden atıldı
* Vefat edenleri rahmetle yad ediyoruz 12 Eylül Darbesi şiddetle kınıyoruz birdaha yaşanmaması temennisiyle
Mavi Didim’in değerli okuyucuları, tarih sadece geçmişin aynası değil, geleceğin pusulasıdır. Bizler de bu pusulayı iyi okumalı, tarihimize, ecdadımıza ve onların bize bıraktığı onurlu mirasa sahip çıkmalıyız.
Bir sonraki yazımızda buluşmak dileğiyle...
Ne mutlu Türk’üm diyene!

Sonsuz Sevgi ve Saygılarımla