YAKIN TARİHİMİZİN ÖNEMLİ OLAYI   MONDOROS MÜTAREKES’İNDEN VE SEVR ANTLAŞMASI’NA   

   Arslanlar Kendi Tarihini Yazmazsa, Avcıların Anlattıklarına İnanmak Zorunda Kalırlar
    Dünyanın yeniden paylaşımından pay almak için 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan ve 11 Kasım 1918 tarihinde sona eren Avrupa merkezli küresel bir savaş olan Birinci Dünya Savaşı’na (o dönemde ki adıyla Cihan Harbi’ne) giren Osmanlı İmparatorluğu’da  savaş boyunca 10 cephede (1-Kafkasya 2- Irak 3- Filistin 4- Suriye 5- Çanakkale 6- Galiçya  7-Makedonya 8- Romanya 9- Hicaz 10- İran ve Libya’da ) savaştı. Çanakkale dışında ki tüm cephelerde yenildi. Bir de Irak cephesin de ki Kut’ül Amare başarısı vardı. Savaş sırasında Osmanlı ordusunda 2 milyon 608 bin kişi silahaltına alındı. Bunlardan 325 bin şehit, 400 bini yaralandı, 200 bini esir düştü, 1 milyon 360 bini hastalandı, kayboldu firar etti. 
    “Not: Birinci Dünya Savaşı Avrupa için aslında üç kuzenin savaşıdır. İngiltere Kralı ile Almanya İmparatoru hala-dayı çocuğu olarak birinci derece kuzen, İngiltere Kralı ile Rus Çarı ise teyze çocukları olarak birinci derece kuzendir. “
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’ndan ağır bir yenilgiyle ayrılmıştı. Bu sırada 13 Ekim 1918’de Talat Paşa Hükümeti istifa etmiş ve yerine Ahmet Rıza Paşa Hükümeti kurulmuştur. Kut’ül Amare’de esir alınan İngiliz Generali Townshend’in arabulucuk yapmasıyla Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey ile İtilaf devletleri adına İngilizlerin Akdeniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Calthorpe (Keltorp), ile 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASIYLA, Anadolu’nun ve Trakya’nın bütün toprakları işgal edebilecek durumda düşmüştü. 
Osmanlı Devleti ile itilaf(anlaşma)  Devletleri arasında Limni adasının Mondros Limanında imzalanan ateşkes antlaşmasının şartları çok ağırdı. Bir nevi Osmanlı Devleti’ni kendi elleriyle itilaf devletlerine altın tepside gibiydi. 
Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay’ın Başkanlığı’nı yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp (Keltorp)’un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile silahlı çatışma sona ermiştir. Birinci Dünya Savaşı’nı bitiren bu antlaşma aslında çok ağır şartlar taşıyordu. Mondros Mütarekesi aslında Osmanlı Devleti’nin yıkılışını öngörmekte; İtilaf Devletleri’ne Osmanlı İmparatorluğu’nun herhangi bir bölgesine, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımakta idi. 
Peki, ama Rauf Bey, bu kadar ağır hükümleri olan bir antlaşmayı nasıl imzalamıştır Çünkü Amiral Calthorpe, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ağır hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin bir gizli belge hazırlamış ve bu belgeyi imzalayarak Rauf Bey’e vermiştir.  Anlaşılan Rauf Bey’de “İngiliz Centilmenliğine” güvenerek Mondros Antlaşması’nı imzalamıştır. 
İstanbul Hükümeti ise bu maddelerin ileride yapılacak başka görüşmelerle koşulların daha hafifletilebileceğini sanıyordu. Bu düşüncenin kocaman bir yanılgı olduğu ileri ki günlerde kendini gösterecekti. Çünkü emperyalist devletler, masa başında Osmanlıyı zaten paylaşmışlardı ve uygulamak için fırsat kolluyorlardı. O fırsat Sevr Antlaşması ile ortaya çıktı. Sevr görüşmeleri için Osmanlı Sadrazamı Damat Ferit Paşa, başkanlığında bir Osmanlı heyeti Haziran 1920’de Fransa’nın başkenti Paris’e gitti. Bu heyete Paris’te çok hor davranıldı, adeta tutuklu muamelesi yapılmaktaydı. Uzun görüşmeler sonucunda Sevr Antlaşması 10 Ağustos 1920’de Türkleri tamamen sömürge haline getiren ve Anadolu’nun ortasına sıkıştıran 433 maddelik idam fermanını Sevr’de namlı porselen fabrikasının çinili salonunda Osmanlı adına üç kişiden oluşan Bağdatlı Hadi Paşa, Rıza Tevfik Paşa ve Reşat Halis’ten oluşan tarafından imzalanmıştır. 
Bu antlaşma sonucunda Osmanlı İmparatorluğu Anadolu’da 480.000 kilometrelik alana sıkıştırılmıştır. Daha sonra Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının öncülüğünde başlatılan Milli Mücadele sonunda 256.000 kilometrekarelik daha eklenmiştir. 1937’da Fransızlarla sürdürülen müzakereler sonucunda 2 Eylül 1938’de kurulan Bağımsız Hatay Devleti, 29 Haziran 1939 günü devletin yasama organı olan 22 üyesi Türk olan 40 üyeli  Millet Meclisi'nin aldığı karar gereği Türkiye'ye katılmış ve Hatay ili olmuştur. Hatay, Türkiye Cumhuriyeti Devletine 47.000 kilometrekarelik arazi ile katılmıştır ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün ki coğrafya 783.562 km² sınırlarına kavuşmuştur
.  


SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)
(Rıza Tevfik, , Hadi Paşa ve Reşid Halis.) ve Sadrazam Damat Ferid  Paşa 

18 Mayıs 1920 Salı. İstanbul’da Osmanlı basını İleri gazetesi o günkü sayısında "Türkiye'nin Son Arzusu: "bırakın ağlayalım" manşetiyle yayınlandı.
Müttefikler Sevr Antlaşması’nı Osmanlı’ya bildirmek için 22 NİSAN 1920’de Osmanlı Hükümetini Paris’e davet ettiler. Sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında 29 kişilik Osmanlı heyeti 11 MAYIS 1920’de Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın saatli salonunda barış şartları ve üçlü antlaşma Osmanlı heyetine sunuldu. Müttefikler, Osmanlı’ya bir ay süre verdiler. Osmanlı Hükümeti 31 MAYIS 1920’de Müttefiklere başvurup sürenin 11 TEMMUZ 1920’ye kadar uzatılmasını istedi. Ancak Müttefikler sürenin 26 HAZİRAN 1920’de sona ereceğini bildirdiler. Bunun üzerine Sadrazam Damat Ferit Paşa başkanlığında bir Osmanlı heyeti, antlaşmayı değiştirmek umuduyla Fransa’ya gitti. 12 HAZİRAN 1920’de Paris’e hareket eden Osmanlı heyeti yolculuk sırasında açıkça aşağılandı. Fransa’da tutuklu muamelesi gördü, hakarete uğradı. Müttefikler antlaşmayı değiştirmeyi redettiler. Müttefikler, 16 TEMMUZ 1920’de barış antlaşmasını 27 TEMMUZ 1920’ye kadar murlaka imzalamasını istediler. 18 TEMMUZ 1920’de Fransa Başbakanı M.A. Millerand Osmanlı heyetini yazılı olarak tehdit etti. 
Müttefikler Sevr’ Osmanlı’ya dayatmak için; 2 Haziran 1920’de HYTHE KONFERANSI’nda Yunan ordularının Anadolu işlerine ilerlemerine izin verdiler. Yunan Orduları 22 Haziran 1920’de MİLNE HATTI’NI geçerek Uşak ve Bursa yönünde ilermeye başladılar. Kısa sürede Salihli, Akşehir, Karaağaç, Soma, Kula, Eşme, Sındırgı, Balıkesir, Nazilli, Edremit, Susurluk, Bandırma, Mudanya, Bursa, Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ Yunan ordularınca işgal edildi.25 Haziran 1920’de İngilizler, Bandırmaya asker çıkardılar. & Temmuz 1920’de bir İngiliz filosu 3 saat boyunca Mudanya’yı bombaladı. 10 Temmuz 1920’de bir Ermeni Lejyonu Adana’ya girdi 20 Temmuz 1920’de Tekirdağ bir İngiliz filosunun koruması altında Yunanlarca işgal edildi. Aynı gün Sevr Antlaşması imzalanmazsa İstanbul’unda Yunanlar tarafından işgal edileceği bildirildi. Osmanlı yönetimi o gün Sevr’i imzalamayı kabul etti. SEVR SÜNGÜNÜN UCUNDAKİ ANATLAŞMAYDI. Süngü düşene kadar Sevr gündemde kalmaya devam edecekti.  
Osmanlı Sevr Antlaşması’nı Neden ve Nasıl İmzaladı.

16 Mart 1920’de İstanbul Müttefiklerce işgal edilmiş,18 Mart 1920’de Osmanlı Mebusan Meclisi çalışmalarına ara verip kapatılmıştı. Meclisin yokluğunda Sevr’i imzalamayı kabul eden Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit i “Saltanat Şurası” topladılar. 22 Temmuz 1920’de saat 15.00 ‘te yıldız sarayı’nda toplanan Saltanat Şurası’na Padişah Vahdettin, Veliaht Abdülmecit Efendi ve Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın da aralarında olduğu 50’ye yakın devlet adamı, ulema ve komutan katıldı. Vahdettin’in başkanlık ettiği toplantıda, konuşmalardan sonra “kabul edenler ayağa kalksı, etmeyenler otursun “ denilince herkes ayağa kaltı. Yalnız Topçu Feriki Rıza Paşa ayakta olduğu halde “ Çekimser olduğunu” söyledi. 
Rıza Tevfik, Hadi Paşa ve Reşat Halis’ten oluşan üç kişilik Osmanlı heyeti 10 Ağustos 1920’de saat 16.08’de Sever Porselen Fabrikası’nın Konferans Salonunda 433 maddelik idam fermanını yani SEVR ANTLAŞMASI’NI İMZALADI. Antlaşma; Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Ermenistan, Belçika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Polonya, Sırp- Hırvat – Sloven Devleti, Portekiz, Romanya, Çekoslovakya ve mağlup Osmanlı Devletleri arasında imzalandı.  
Çok ağır şartlar içeren bir antlaşma taslağı hazırlanmıştı. Konferansa katılan Osmanlı heyeti antlaşma şartlarını görünce dehşete kapıldı. Antlaşma şartlarına itiraz ettiler. Ancak İtilaf Devletleri antlaşma şartlarını değiştirmeyi kabul etmediler.
OSMANLI DEVLETİ'Nİ BARIŞ ANTLAŞMASINI İMZALAMAYA ZORLAMAK İÇİN;
Yunanlılar; İzmir, Bursa, Balıkesir ve Edirne’yi işgal etti.
İngilizler; Bandırma ve Mudanya'ya asker çıkardı.
Adana, Antep, Urfa Fransız Mandası Suriye’ye bırakılmıştı
İstanbul ve Çanakkale boğazlarını aralarında Osmanlı’nın bulunmadığı 10 ülkeden oluşan komisyon yönetecekti. 
Trabzon, Erzurum, Van Ermenstan’a verilecekti 
Fırat’ın doğusunda Kürdistan kurulacaktı
Ordu lağedilecek, sembolik silah bulunduracaktı.
Türk Maliyesi Uluslararası Komisyona devredilecekti
1914’te feshedilen kapitülasyonlar yeniden hayata geçirilecekti.

 
Şartlar bu kadar ağır olmasına rağmen yapacak başka bir şey kalmamıştı.  Osmanlı Devleti antlaşmayı kabul etmek zorunda kaldı. Paris'e gönderilen Osmanlı Heyeti Sevr Antlaşması'nı imzaladı (10 Ağustos 1920) Osmanlı Padişahı Vahdettin'in görevlendirdiği heyet antlaşmayı imzaladı fakat bu antlaşmayı TBMM tanımadı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmaya onay vermedi ve bu antlaşma meclisten geçmedi. Meclis "Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilan etti.
Sultan Beşinci Mehmet Reşat'ın ölümü üzerine 4 Temmuz 1918'de Osmanlı tahtına Vahdettin (VI Mehmet) çıktı. Ülkenin karmaşık bir süreçte olduğu bu dönemde tahta çıkmakta isteksiz davranıyordu. Sultan Vahdettin tahta çıktığında I. Dünya Savaşı devam etmekteydi ve müttefiki Almanya'nın savaşı kaybettiği kesinleşmişti. Padişah VI Mehmet Vahdettin, Sultan Abdülmecid’in 43 çocuğundan 23’ünçüsüydü. Tahta geçme ihtimali neredeyse hiç bulunmadığı için, gözden ırak münzevi bir hayat sürmüştü. Hayatın sürprizleri ve milyonda bir tesadüfleri neticesinde 57 yaşındayken padişah oldu. 
Not: Lozan Antlaşması (LOZAN SULH MUAHEDENAMESİ) Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapusudur başarısız olarak adlandırılacak bir antlaşma değildir...