Halk sağlığı uzmanı Prof. DR. Ahmet Saltık diyor ki;
**2 ay içinde 45 milyon insana omikron virüsü bulaşacak!..
**Nerede bu korkunç durum?
**Ülkemizde, Türkiye’de.
Avrupa ülkeleri ne yapıyorlar?
Hepsi teyakkuza değil, kırmızı alarma geçmiş durumdalar.
Biz ne yapıyoruz?
Aslında biz demek de doğru mu acaba; düzeltiyoruz:
İçişleri Bakanlığımız ne gibi bir önlem alıyor bu feci durum karşısında?
PCR testi ile ilgili yeni [yepyeni] bir genelge yayınlıyor.
Toplu taşıma araçlarını kullanırken zorunlu olan PCR testi uygulamasını kaldırıyor.
Derken… Birtakım tepkiler oluşuyor. Bu tepkilerin kimlerden, nasıl ve ne zaman geldiği pek bilinmese de aşağı-yukarı az-biraz tahmin edilebiliyor.
Genelge -derhal- değiştiriliyor Ve böylece omikron virüsünün göklerde uçuşuna izin çıkmıyor.
Yani… Uçak yolcularına PCR testi yeniden zorunlu hale geliyor.
Peki, otobüs yolcuları?
Ya tren yolcular?
Bu soruların yanıtı yok… Genelge aynen devam, uğurlar olsun!
Bu noktada biraz durup, soluklanalım ve Süleyman Demirel’in deyişi ile soralım;
**Vaa mı bunun başka bir izah tarzı?
Hemen yanıtı yapıştıralım.
**Nedir o yanıt?
Yanıt kısaca, çok büyük bir saçmalıktan ibarettir.
Entel dilde söyleyelim, sayın hazretlerimiz de anlasın:
- Absürd üstatlar, absürd…
İşte bu cambaz telinin üzerinde yürüyoruz milletçe; telgezer Rifat misali…
Ancak bu noktada araya girmemiz gerekiyor.
Çünkü halk sağlığı uzmanı Prof. DR. Ahmet Saltık devam ediyor:
**Önümüzdeki iki ay içinde her gün 700 bin [yanlış okumuyorsunuz, 700.000] vatandaşımız Omricron varyantına yakalanacak. ABD, AB ve Dünya Sağlık Örgütü savaş hazırlığı yapar gibi hazırlanıyor. Dünya diken üstünde, ama Türkiye pervasız…
Bizim ülkemizde okulların kapısı ardına kadar açık.
Maçlarda seyirciler üst üste tezahürat yapıyor.
AVM’lerde pek alış-veriş olmasa da, koridorlar tıkım tıklım.
Kapalı alanlarda maske-mesafe-hijyen… [Pek duyamadık, bir şey mi söylediniz?]
Bir ülkenin halkı hamasi bir kahramanlığın ötesinde sahici bir bilince sahip olabilirse o ülke bir yerlere gelebilir.
Şimdi…
Var mı bu söze karşı duracak “bilinçli” bir yurttaşımız? Emin değiliz.
Yazının sonunda Covit’in ana vatanında yaşanan bir gerçeği aktarmanın doğru olacağını düşünüyoruz:
Olay şu:
O ülkede sokakta maske takmadan dolaşan bir kişi toplum için en büyük risk olarak kabul ediliyor.
Ama, salgını yayma riski değil sözü edilen.
Çok daha başka, çok daha önemli bir nedenle suçlanıyor bu kişi.
Çünkü, bu kişi toplumsal disiplinin [ya da bilincin] dışında yaşamasını sürdürüyor. Yaşadığı ülke içinde bu nitelikte bir bilince ulaşmamış kişi ise, toplum için büyük bir risk olarak kabul ediliyor...
Adamlar işte böyle düşünüyor.
Sonunda ne oluyor?
**Covit, anavatanı olan Çin’de büyük bir yenilgiye uğruyor ve yok oluyor.
İşte mesele. [diyor Shakespeare]:
**Or not to be…