NORMALLEŞME

Normalleşme talebi normal olmayan bir yapı için geçerlidir. Özünde anlamlı ve yaşamsal bir taleptir. Normalleşme istem ve talebi olan normallerin dillendirebileceği bir toplumsal taleptir. Normalleşme her koşulda yaşamın her alanını olumlu olarak etkileyecek bir taleptir.

Yumuşama veya normalleşme istemleri muhalefetten gelirse anlamlı olur. Normal bir yapıda ve normal bir iktidar zaten böyle bir talepte bulunmaz. Çünkü böyle bir talep normal olmamanın itirafıdır. Yumuşama, toplumsal olay ve olgular için kullanılmaz diye düşünüyorum. Bu deyim sert olan nesneler için kullanılabilir. Toplumsal olaylarda sertlik, normal dışılığı, hukuka uygun olmama halini işaret eder. Böyle bir yapı her koşulda demokratik olmama halini yansıtır. Özellikle temel hak ve özgürlüklerin gerektiği gibi gözetilmediğini; yargının işlevini yerine getiremediğini, fırsat eşitliğinin gözetilmediği, kurumların amaçlarına uygun çalışmadığını, eğitimin ve sağlığın yeterli olmadığını ve güvenlik sorunlarının olduğunu gösterir.

Bu güzel ülkenin en candan insanları,

Kayıplarla soyunur vatandaşlığından(!)

Hiçbir değeri kalmaz ülkesi satıldığı zaman;

Tükenir, kendine ait bir şey kalmadığı zaman!

Yaşamın her alanında derin bir kriz yaşanmaktadır. Kriz sürecinde muhalefet sadece çözüm önerirken; iktidar tarafında uygulanan olumlu çözümlere de katılır. Sorun çözme sorumluluğu iktidara aittir. Ülkede genel ve yaygın sorunlar var ise, bunun sorumlusu da iktidarda olan partidir. Bu temel gerçek dikkate alındığında zaten normalleşmesi gerekenin iktidar olduğu görülür. Bu noktada mevcut iktidar çözüm üretemiyorsa, muhalefetin ülke yararına olabilecek çözümlerine katılmak zorundadır. Ayrıca bir temsil sorunu ortaya çıkmış ise, çözüme daha çok ihtiyaç duyulacağı kesindir.

Öz yaşamına olumlu ve gerekli katkılar sunmayan kişiler muhafazakardır. Bunun farkında olup olmaması sonucu değiştirmez. Normal bireylerin yaşamlarının büyük bölümü, alışılmış tekrarlardan oluşur. Bu neden toplum yığışımı ortalaması kapsamında yer alan bireyler, sorgulamadıkları yaşamları sürdürürler ki; bu da bazı yöneticilerin işini kolaylaştırır. Yaşamı ve öz yaşamını sorgulayan bireyler muhafazakarlık alanının dışında konumlanır. Bu kişiler olumlu değişim ve dönüşümlere öncülük ederler. Azınlıkta olan bu kişiler genellikle toplum tarafından dışlanır. İtibarsızlaştırma genellikle bu amaçla kullanılır. Genel olarak toplumlarda dâhiler %2 veya %3 düzeyindedir. Gelişmiş ülkeler bu beyinlerden yararlanırken; gelişememiş veya geri bıraktırılmış toplumlarda bu %2’ler bir biçimde yok edilir. Ülkesini en çok seven Nazım Hikmet, ülkesine hasret gider! Tutuculuğun yok ediciliği ve muhafazakârlığın yıkıcılığı, varlıkların yararına değildir.

Bu kadar cehalete ancak özel bir eğitimle erişilebilir(!) Normal bir bireyin bindiği dalı kesmesi akıl alır gibi değildir. Varlığını bir başka varlığın hizmetine sunmak akılla ve mantıkla bağdaşmaz! Kör edilen bir düşüncenin vereceği zarar önce onun sahibini bulur(!) İnanç temelli köreltmelerde, itirazsız kucaklar ön kabuller masalları! İyilik ambalajına konan zehirler kabullenilir sorgusuz, sualsiz…İtaatli köleler itirazsız ve sessizce kabul eder yarınsızlıkları(!) Biat özünde kendini yok saymaktır! Darül harp kavramı kirli, adaletsiz ve hukuksuz yaşamların hoş görülmesidir(!) Önemli olan ve kesinlikle olması gereken, adaletin olmasıdır; kimden yana ve kime karşı olduğu sorgulanamaz!

Yas, yosun tutu yüreğinde anaların.

Yorulmadan, bıkmadan ve usanmadan,

Israrla, dirençle ve sonsuz bir sabırla…

İsyanda yumak oldu cumartesi anneleri!

Ve katillere ve katilleri savunanlara karşı…

Solmuş karanfiller, yorgun umutlarla birlikte!...

Demek ki, normalleşmek en acil ihtiyaçların önde geleni .