
KURAKLIK VE SUSUZLUK …
Kuraklık kapıya dayandı, yıllardır bağırıyor BM’lerin Dünya Ekolojisi ekosistemler birimi,
Kyoto protokolünün imzalanalı yıllar oldu, imzası bulunan ülkelerin hiç biri bu protokol kurallarını uymadılar,
Küresel ISINMA,
Kutuplardaki değişimler,
Kutuplardaki buzulların erimesi,
Sibirya buzullarının kapladığı alanların bataklığa dönmesi
Bütün bunların hepsi Küresel iklim krizin işaretleridir,
BM dünya ekosistemlerine dikkat çekmişti yıllar öncesinde,
Sonuçta bizde Dünyamızın bir bölgesinde yaşamaktayız,
Etkileneceğimiz açıktı,
Bilimi kulaklarımızı kapatarak geldik bu günlere,
Uyarılara kulaklarımızı tıkadık,
Gözlerimizi perdeledik neyle mi PARAYLA,
RANT, RANT,RANT.
Her şeyin ilacıdır mantığında geldik bu günlere.
Şu günlerde ülkemizin bitmek bilmeyen sorunlarına birde geleceğimizi tehlikeye atan SUSUZLUK artık kapıyı çalmadı, kapıdan içeriye adımını attı,
Tüm yerel yönetimler çığlık atıyorlar,
Merkezi hükümette bir sessizlik.
Çevreye karşı hassas duyarlılığı olan bendeniz 2007’den bu yana bu Gazete köşesinde Çevre ve Siyasi yazılar yazmaya başladım.
Çevre duyarlığımdan dolayı başlamıştım ki o dönemde AKBÜK KÜLTÜR ve ÇEVRE derneği başkanlığı görevini yürütüyordum, tam tamına 3 sene yönettim bu derneği,
Hep yazılarımda yerel Çevre sorunlarının yanında KÜRESEL iklim değişikliklerini internet ortamından takip ederek bu köşemden yazarak uyarılar da bulunmuştum,
En azından küçük de olsa AKBÜK çevresindeki ÇEVRE duyarlılığını hayata geçirmek üzere, AKBÜK’ ün Mavisi ve YEŞİLİNİ korumak adına mücadele vermiştik dernek olarak.
Dinleyen oldu mu, dikkate alan oldu mu?
Yerel Yönetimler o dönemde bana düşmandılar, neden mi?
AKBÜK beldesinin şimdiki AKBÜK mahallesinin İMARINA çomak soktuğum için,
AKBÜK’ ün dağına taşına İMARA açarak doğamızın yeşilini yok eden, AKBÜK’ ü beton mezarlığına dönüştürmeye karşı çıktığım için,
AKBÜK’ e gelmenize gerek var mı bilmem,
Didim’den gelirken yoldan baktığınızda doğa katliamını çok rahat gözleyebilirsiniz ,
Neredeyse AKBÜK dağlarının tepelerine tırmanan BETON yığınlarını çok rahat görebilirsiniz.
Eskiden AKBÜK’ ün bir sloganı vardı,
“Mavi ile Yeşil’in buluştuğu tek yer” denirdi, bu slogan bırakıldı artık
Dağlarının yeşili ÇAM ağaçları ve Zeytinleriydi,
AKBÜK’ de nem oranı neredeyse % “0” dı, çünkü Çam ve Zeytin havanının nemini emerek yaşarlardı.
Akciğer rahatsızlığı olanlara tavsiye edilirdi AKBÜK’ de yaşamaları için,
Ya şimdi o ÇAM ve ZEYTİN ağaçları yerinde BETON yığınları var,
Nem ise aşırı derecede. yağmur gibi ÇİĞ yağıyor.
Bütün bunlara sebep ise Çevreye verilen tahribattır.
AKBÜK’ e imarla verilen zararın yanında,
Ormanı yok eden TAŞ OCAKLARI
AKBÜK’ ün içinde İKİ taş ocağı ve çok yakın çevresinde “ATANAJ DERESİNİN “ yanındaki neredeyse dağı yutacak bir başka taş ocağı,
Bütün bunları yapanlar, doğayı RANT’ a kurban veren biz insan oğlu şimdi de bağırıyoruz,
Susuzluk kapıda,
Kuraklık olacakmış!!!!
GÜNAYDIN demekten başka ne diyebiliriz,
TÜRKİYE’ mizin tamamı aynı yoğunlukta hatta daha fazlası,
KAZDAĞLARI örneğinde,
KARADENİZ’ deki HES Kurbanı yaylaları ve dereleri,
Saymakla bitiremeyeceğimiz doğa katliamları,
Birde Maden aramada kurban verdiğimiz Ormanlarımız var, ORMAN örtüsünü katleden ” Ilbıra dağımız gibi” Maden aramalarına izin veren devletimiz,
Yetmez SİYANÜRLE ALTIN arayanları da unutmamak lazım
DOĞA daha ne yapsın,
Bu kadar KATLİAM’ dan sonra elbet bizden intikamını alacaktır DOĞA,
Daha bunlar bize az bile
Gel de şimdi rahmetli TOPRAK DEDE’ nin adını anmayalım, az mı mücadele verdi TEMA vakfı çatısı altında,
Hala yaşatılmaya çalışılan TEMA vakfına üç beş doğa severin elinde mücadele vermeye çalışıyor,
Devletin koruması ve Desteğinde yapılsa ve Kıraç topraklarımız AĞAÇ dikilse ve Ormanlarımız gelişse ve var olanları korusak herhalde küresel de olsa yerel bazda kuraklığa karşı mücadele etmiş olmaz mıyız,
Toprak dedenin mücadelesi ile kurulan ormanlarımız gibi..
Kapıdan içeriye girmeye çalışan SUSUZLU ve geneldeki KURAKLIK inşallah aklımızı başımıza getirmiş olur…