Evet, biliyorum.
Bu yazdıklarımdan birçok kişi hoşnut olmayacak.
Ama gerçek, gerçektir.
Düşünce de, düşünce…
Siyaseten ve sosyal olarak ülkenin ve de dolayısıyla bizlerin ne durumda olduğu malum.
Ekonomi, işsizlik, hayat pahalılığı, pandemi ise, bu malumun ana başlıkları…
Hemen hemen aklı başında olan ve düşüncesi midesi tarafından yönetilmeyen insanların hepsi bütün bu aksaklıkların bir an önce giderilmesi konularında mutabık.
Ama sorun, bunun nasıl olacağında.
Nasıl başarılacağında…
Bizce:
Kişisel olarak bu sorun, “klavye devrimciliği” ile çözümlenemez.
Siyaseten bu sorun, kamera karşısına geçip fiyakalı nutuklar atmakla çözümlenemez. -ASLA- çözümlenemez!
Meclis kürsüsünde kükreyip ona buna laf yetiştirmekle ise, hiçbir yere varılamaz.
Evin mutfağından [kısıtlı medya imkanlarını] kullanarak, zaten ciddi-sahici-aydınlık bir gelecek üretilemez.
Yukarıdaki satırlarda “klavye devrimciliği”den söz ettik…
Otur oturduğun yerde, sıcak odanda, aç internetini, telefonunu, laptopunu filan, yaz bildiklerini… Ya da mesaj kutuna gelen bir şeyleri ona buna yeniden ilet.
Kime?
Senin gibi elinden telefonu, bilgisayarı ya da laptopu düşmeyen facebook, instagram “arkadaş”larına… Yat aşağı!
Görevini tamamlamış insanların gönül rahatlığı ile, huzurlar içinde, kaşı göbeğini…
Olmaz!
Bu yol yol değildir. Bu yoldan hiçbir yere varılamaz.
Hiçbir ülkenin sorunları bugüne kadar kürsülerde, TV ekranları önünde nutuk atarak çözülmedi. ÇÖZÜLEMEZ!
Halkı arkanıza almaya niyetliyseniz, bir zahmet, halkın yanında değil, içinde olacaksınız.
Her an, her olayda, halkın canını yakan her sorunun kavurucu etkisi içinde siz de olacaksınız. Bizzat ve bilfiil!
Kişisel olarak da bu böyle, siyaset adamı olarak, zaten öyle!
Gerçekten aydın, sahiden bu ülkenin sorunları ile yatıp kalktığını ileri süren sorumlu her birey, ilk adım olarak mutlaka örgütlenmek zorundadır.
Bu örgüt, öncelikle siyasi parti, hemen ardından demokratik kitle örgütleridir.
O siyasi partiyi ya da demokratik kitle örgütünü beğenmiyor musunuz?
O zaman içine girip, onları beğenilir kılmak için aktif mücadele edeceksiniz; bu uğurda canınızı dişinize takacaksınız. Kötü kişi olmaktan korkmadan, çekinmeden sürdüreceksiniz bu eylemlerinizi…
Ama… Bu kaçınılmaz tek yolu bir kenara iteleyip, sırça köşkünüzün balkonuna tüneyip, klavyenizin kolaylığına saklanamazsınız…
İçten, sorumlu, içtenlikli ve dürüst bir aydın olma yolunda ciddi adımlar atmak…
Ya da klavyenizin üzerine bağdaş kurup oturmak…
Siz seçin!