DİJİTAL ŞİDDET

Nefret ve kin içeren sözler, ruh hastası gençleri fiziki şiddete teşvik eder, toplumu kutuplara ayırır. Doğanın çeşitli renkleri yerini siyah beyaz iki renge bırakır. Bu renkler de birbirine uyum göstermez, karşıt ve düşman eder.
Bilhassa seçimlerden önce Amerika ve Türkiye’de bazı politikacıların kötü dili gençlerin politikayla ilgisine etki yapar. Onlar da iki gruba ayrılır, inadına politikaya girmek nesnel, öğretici ve örnek olma arzusu uyanır. İkinci grup politikadan uzaklaşır, toplumda olan olayları kendisinden uzak sanarak yaşar. Politikadan uzak durduğunu sananlar, adına başkalarının siyaset yaptığını fark edemezler.
İnsan olarak, vatandaş olarak internet hayatımıza girmiştir. İnternet sosyal medya, mobil telefon kullanmasını bilmeyen, beceremeyen ve torunlarından öğrenmeye çalışan emekli nesil cahil kalıyor. Bu nedenle altmış üstü emeklilere internet kullanma kursları veriliyor.
Bu makalemi yazarken kaynak olarak kullandığım kitabın yazarı Sawsan Chebli, yukarda bahsettiğim soruna çare buluyor.
Sosyal medya, internet sayfalarında nefret ve kin kusanlar, uyguladıkları çirkin dilleriyle şiddet uyguluyorlar. Bunları bir yandan cezalandırırken, diğer yandan çocuk yuvaları ve kreşlerden başlayarak, ruh sağlığı koruyucu eğitim ve öğretim projeleri uygulanmalıdır.
Sawsan Chebli Filistin, İsrail savaşında önce sığınmacı kamplarında yaşayan, sonra Almanya’ya gelen ailenin, on ikinci çocuğu olarak 1978 yılında Berlin’de Dünya’ya geliyor.
Oturma, çalışma izni almak için Resmi Yabancılar Dairelerinde anne babasına hor görme, aşağılama davranışlarında çocuk olarak üzülüyor, ama karşı koyacak gücü yok, sesini duyuracak ortam o zaman yoktu. Babası iki defa sınır dışı ediliyor. Ailesinin istenmediği bir ülkede yaşamak zorunda olması onu çok etkiliyor.
Biriktirdiği enerjiyle okulda, haksızlığa uğrayan öğrencilerin adeta avukatı kesiliyor. Rahatı bozduğu için bazı öğretmenler anlayışla karşılamıyorlar.
Daha okul yıllarında meslek yolunu çiziyor. Tıp bölümüne de girecek kadar notları, okulda başarısı pek iyi olduğu halde, Politika Bilim okumaya karar veriyor. Hür Üniversitesinde öğrenci iken Ön Asya Politikası bölümünde hem çalışır hem de okumasına başarıyla devam eder.
Sığınmacı geçmişi, kız çocuğu olması nedeniyle doğuştan Alman olan öğrencilerden üç katı iyi olmak zorundadır. Küçük bir dairede ev ödevini yapacak çalışma masası bile yoktur. Çocukluk yılları yoksulluk, fakat ailede sevgi ve dayanışma içinde geçer. 

2001 yılında Almanya Sosyal Demokrat Partisine (SPD) üye olmasıyla, siyasette başarı üstüne başarı gösterir.
Federal Almanya Milletvekilleri nezdinde büro elemanı olarak yurtdışı politikasına çalışır.
2010-2013 yılında Berlin İçişleri Senatörlüğünde rapor veren şube şefi olarak görev yapıyor.
Daha önce beş yıl Federal Almanya Meclisinde siyasal bilim danışmanı olarak deneyimi vardır.
2014-2016 yıllarında Federal Almanya Dışişleri Bakanlığında ikinci sözcü durumunda görevini yürütür.
2016-2021 yılları arasında Berlin Senatörlüğünde ülkeler arası vatandaşlık müsteşarı olarak çalıştı.
2021 yılında Berlin Büyükşehir Belediye Başkanı Michael Müller’e rakip olarak aynı mahallede Federal Almanya Meclisi için milletvekili adayı olur, fakat seçimi yüzde kırk bir oy aldığı halde kaybeder.
Demokraside kaybeden tamamen kaybetmiş sayılmaz. Sawsan Chebli mücadeleye azim ve kararlılıkla devam edecektir. Bu yazdığı kitap LAUT (sesli), dilekçe yerine geçmeli ve çok iyi bir konumda politik çabasına devam etmeli.
Böyle zeki, bıkmadan, yılmadan toplumda görülür olan başarılı, ailesinde göç hikâyesi olan çocuk ve torunların yaşadığı linç girişimi göçmen toplumuna tanıdık geliyor. Mesut Özil ile başlamıştı.
Azınlık oldukları halde, internet ve sosyal medyayı kötü amaçla kullanan insanların hücumuna uğrayanların ilki değil Sawsan Chebli. Sonu da olmayacak, bu nedenle sağduyulu topluma çağrıda bulunuyor. Seyirci kalmayın linç edenlere, yalan sözleriyle yıldırmaya çalışanlara fırsat vermeyin, diyor. Artık internet hayatı ile gerçek yaşam bir bütündür, birbirinden ayrılamaz.
Bilhassa kadın, göçmen çocuğu ve Müslüman olanlar sağcı, radikal parti, kuruluş ve hatta öncü düşünürler tarafından hedef olarak seçiliyor. İftira, yalan ifadelerle değersiz yapılmaya çalışılıyor. 
Bu nedenle bu kitapta yalnız kendisine yapılanlara karşı değil, bütün kurbanları sıralayarak, yazarak Almanya’nın dijital kriminal tarihini kayda geçiriyor. Devletin önleyemediği çirkin yüzünü gösteriyor. Gazeteci, yazar Miriam Yund Min Stein eş yazar olarak bu kitaba emek veriyor.
Hak, hukuk ve adalet diyen tüm insanlar birlik olmaları, ayağa kalkmalı, rahat olmamaları ve rahatsız etmeleri, çirkin yorumları karşılıksız bırakmama çağrısında hareket etmelidir.
Yalan, iftira, linç etme çabalarına karşı Almanya’da yirmi yedi milyon insanın ailesinde göç hikâyesi var, İkinci Paylaşım Savaşı esnasında sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalan Almanlar, demokrasiye inanmış bütün insanların toplamı ülke barışını tehdit edenlerden daha fazladır ve güçlüdür, yeter ki kuvvetli ve çok sesli olsunlar.


Araba ve evlerine zarar verilen, yaralanan, mobbing neticesinden görevini devam ettiremeyen milletvekilleri, akademisyen, belediye başkanları var. Hatta sığınmacıları koruyan bir Alman politikacı vurularak öldürülmüştür. 
Bilhassa kadınların cinsel taciz korkusuyla politikaya karışmaması, demokrasiye vurulmuş bir darbedir.
Sevgili Sawsan Chebli, bazı toplantılarda sizinle gurur duydum ve bu konuma nasıl geldiğinizi merak ettim. Bu kitabınla aydınlandım, öğrencim olabilirdin. Türkçe bilen herkese ulaşan bu satırlarımla genç okurları harekete geçirebilirsem, ne mutlu bana derim. 
Sessiz kalan çoğunluk, bu çağrıya kulak verin. 
Birlikten kuvvet doğar. Bu ülkede ayağa kalkanları, sesli olanları Alman devleti korumaya alır. Bu şansı iyi kullanmakta fayda vardır. Nefret ve kine karşı beraber savaşmaktan başka çare yoktur.

Birleşerek kalın!


Kaynak:
Sawsan Chebli, Laut, Goldmann Verlag München, 2023

Mutlaka okunması gereken makale:
Antonia Baum, Der Chebli-Effekt, DIE ZEIT No:15, 5Nisan 2023, S.51