Dünün küçük köyü hızlı ve vahşi bir betonlaşmayla karşı karşıya kaldı ve bugüne geldi…

Didim’i genellikle Ülkemizin her köşesinden gelen emekliler, emekliliği yaklaşanlar ve yurt dışında çalışan gurbetçilerimiz; yaşamlarının son deminde huzurlu rahat bir yaşam sürmek için seçtiler… Aynı amaçla çoğunluğu İngiliz olmak üzere çok sayıda ülkeden insanlar da Didim’i seçtiler… Süreç içinde özellikle İngilizler, hızlı betonlaşma ve karşılaştıkları birçok sorunlar karşısında; evlerini satarak başka ülkelere gittiler…

***

Geldiğimiz bu noktada; beton sayesinde köşeyi dönenler, Didimli emeklileri küçümsemeye yönelik davranışların içine de girdiler… Didim’i onlara çok görmeye ve turizmin önündeki bir engellermiş gibi de yorumlamaya başladılar…

“Burada turizm gelişmez yahu, Didim emekliler kenti oldu”. Didim’den bir ev alan emekli Didim’i satın aldığını sanıyor. Bu emekliler var ya her şeye karşılar” gibi laflar ettiler... Tüm bunları da sosyal medyada hatta çok önemli toplantılarda bir ekonomi ve turizm görüşüymüş gibi de sundular…

***

Turizm önemli ama turizmin yaşandığı bölgede yaşayan halk da o kadar önemlidir. Didim’de yaşayan halkı yok sayarak şirketler aracığıyla sahil kıyılarına betondan ucubeler dikerek ve insan sağlığına, çevreye, doğal ve tarihsel dokulara zarar veren yatırımlara yönelirseniz ne turizme bir katkınız olur ne de o yörenin gerçek sahibi halka bir yararınız olur…

Yaşam alanı; yıl 12 ay o bölgede yaşayan insanlar için yaşamsaldır. Bir hafta on günlüğüne turist olarak gelenler için ise sadece bir küçük anıdır. Asıl olan o bölgenin halkıdır ve yaşam alanlarını daraltmanız o insanları mutsuz eder. İşte emekli diyerek küçümsedikleri o kesimin mücadelesi sağlıklı, yaşanabilir bir kent dokusunun oluşması yönündeki erdemli bir mücadelesidir.

Kentlerin gerçek sahibi o kentte yaşayan halk ve bu halkın seçtiği Belediye yönetimleridir. Belediyelerin, kentlerini geleceğe taşırken, kentlerine kalıcı bir kimlik vermek ve Kentlerinin güzellikleriyle, estetiğiyle anılmasını istemek gibi bir amaçları olmalıdır!…

***

Mevlana, “gül düşünürsen gülistan olursun, diken düşünürsen dikenlik olursun” der.

Kentler aslında canlı bir varlıktır. Farklılıklarıyla, güzellikleriyle, insanları etkilerler. Bu anlamda kentlerin de gözlere güzel görünmek için bir estetiğe ve makyaja ihtiyacı vardır. Hele adınız bir turizm kenti olarak anılıyorsa, Dünyanın her yerinden binlerce insan sizi görmeye geliyorsa, daha dikkatli, daha özenli ve daha bakımlı olmanız gerekiyor…

Didim İlçemiz, çevresindeki turizm destinasyonlarına göre en genç bir ilçemizdir… Yaklaşık otuziki yıl önce ilçe bile değildi. Bu gençliğine rağmen gelmiş geçmiş yönetimler tarafından, geleceğe yönelik önkestirimler, çağdaş planlamalar yapıl(a)madı. Çevresindeki kötü yapılaşma örneklerinden de ders alınmadığı gibi daha kötü bir yapılaşmanın içine girerek hızla betonlaştı.

***

Hızlı, çarpık, estetikten yoksun betonlaşma Didim ilçemizde gelenekselleşmiş gibidir.

Didim’e şöyle yüksek bir yerden veya drone çekimlerinden bakınız. Cemrenin toprağa düşmek için toprak bulamayacağını görürsünüz!….

Didim geniş hazine arazileri başta iktidar partisinin ve rantçı grupların iştahını kabartmıştır. Didim Ankara’da masa başı planlarıyla toptan satışa sunulmuş gibidir.

Ne zeytinlik, ne makilik dinlemiyorlar, yeşil alan bırakmamaya kararlı gözüküyorlar…

Kıyılar, koylar beton yığınına, betondan kalelerle kuşatılmış durumda. Didim halkının denize girebileceği koy bırakılmamıştır.

Didim halkı bu duruma elbette tepkililer. Yönetiminde olmaktan mutluluk duyduğum işi gücü Didim olan Didim sevdalısı Didim Derneği; Didimlilerin desteği ile Didim’ de çevre sorunu yaratan planlara, projelere, yapılaşmalara karşı davacı olarak yargıya taşımaktadır.

Diğer taraftan; yerel yönetim olarak Belediyeler bu çarpıklığın, çevre sorunlarının neresindeler diye bir soru aklımıza gelebilir…

Önümüzde bir yerel seçim var. Yerel seçimlerde iddialı olduklarını söyleyen partilerin listelerine şöyle bir bakınız… Listelerin çoğunlukla inşaat sektörü kaynaklı olduğunu görürsünüz.

Öteden beri Didim’de çarpık, estetikten yoksun betonlaşmadan çok para kazanan gruplar ; yerel yönetimde iddialı gördükleri, kazanabilecek partilerin listesinde organize olarak yer almak için büyük gayret gösterdiklerini ve bu uğurda epey para harcadıklarını görürsünüz.

Amaç, inşaatlarında projelerinde kolaylık gösterilmesini, denetimden rahatlıkla geçmesi, ucundan kıyısından inşaatını büyüterek daha çok para kazanmaktır. Kaz gelen yerden tavuğu esirgememektir.

***

Didim için, karamsar olmayan daha umutlu bir yazıyı kaleme almak isterdim.

Ne yazık ki görünen köy kılavuz istemiyor. Betonlaşmanın yanında, daha birçok büyük çevre sorunu yaşayan, içme kullanma suyu sıkıntısı yaşayan Didim, ulaşım, işsizlik, kıyılardan halkın yararlanmasındaki daralmalar, sağlık kurumlarının yetersizliği, kent kültürü oluşumunda sıkıntılar gibi çok sayıda sorunlarla başbaşadır…

****

Bu şartlarda bir yerel seçime giriyoruz…

Didim halkını yok sayarak yaşam alanını daraltan merkezi yönetimlere ve uzantılarına evet mi diyeceğiz. Yerelde Didim halkını pek temsil etmeyen listelere tamam mı diyeceğiz…

İyi hafta sonları diliyorum.