DEĞİŞİM

"Derisini değiştirmeyen yılan ölmeye mahkûmdur. Bu durum fikirlerini değiştirmeyen zihinler için de geçerlidir". (F. Nietzsche)

***

“Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” der Antikçağ’ın Efesli filozofu Herakleitos.

Evrende hiçbir şey yerinde durmuyor, her şey akıyor ve bir değişime uğruyor…

Su akar

Zaman akar

Gönül akar

Düşler akar

Ömürler akar

Ve her şey akar…

Kendi seyrince…

Herakleitos’un deyişiyle:

“Yıkanamazsın aynı nehirde iki kere

Sular akıp gider öyle kendi keyfince”

Soluyamazsın aynı havayı da bir daha…

Köprünün altından çok su akar o sıra 

Doğamazsın ve de ölemezsin bir kez daha…

Her şey akıp gidiyor kendi doğasında…

Ben de akıyorum bu arada…

Biraz önceki ben, ben değilim

Yazdığım bu yazı da öyle…

O da akıp gidiyor artık ben olmayan ben de…

Her şey akar…

***

Değişim, değişim diyoruz da toplum olarak bu değişimi nasıl yaşıyoruz.

Hemen akılımıza her şeyin başı dediğimiz “eğitim”  kavramı geliyor…

Okullarda eğitim- öğretim kavramı birlikte kullanılıyor. Çoğu kez de bu iki kavram karıştırılıyor…

Eğitim kısaca; insanı çağdaş anlamda yaşama hazırlayan bir davranış değişikliği olarak “görgülendirme” iken; öğretim de bir “bilgilendirme” sürecidir.

Evet ama nasıl bir eğitimden bahsediyoruz… Dinsel vecibelere göre eğitim mi, gelenek göreneklere göre eğitim mi, yoksa çağdaş normlara göre eğitim mi bunun pek ayrıntısını düşünmüyoruz!… Eğitim; bir görgülen(dir)me olarak: Yaşama, çağa, çağdaş uygarlığa ayak uydurabilmektir… Geleneklere, göreneklere, törelere bağlı eğitim ise çağdaş bir eğitim değildir… Kan davası, töre cinayetleri, başlık paraları vb gelenek ve göreneklerimizin birer çağdışı örnekleridir… Çağa, çağdaş anlayışlara ve insan sevgisine dayanmayan kültürel miraslardan sıyrılmak ancak “çağdaş eğitim” anlayışıyla olur… Dine yönelik eğitim ise özgür düşünebilmenin, bilimselliğin ve sanatın önündeki en büyük engeldir…

Eğitim, ana rahminden başlayarak mezara kadar uzanan uzun bir süreçtir… Eğitim değişen şartlara, değişen dünyaya ayak uydurabilmektir… Eğitim, tüm dünyanın benimsediği, doğruluk, çalışkanlık, yardımseverlik, barışseverlik, doğayı, doğal çevreyi korumak, ırk, din, dil ayrımı yapmadan tüm insanları sevebilmek, hakça bölüşebilmek gibi erdemli davranışları geliştirebilmektir…

Kısacası; eğitim değişmenin değişimin kendisidir.

***

DEĞİŞİMİN SİYASET AYAĞI…

Değişim, yaşamanın her yerinde…

Siyaset, yaşamımızda çok önemli yer tutuyor ve siyasette de çağa, yaşam şartlarına ve gelişen durumlara göre değişimler kaçınılmaz görünüyor…

Yaşamda hiç bir şey durağan olmadığı gibi siyasetlerde de bir durağanlık yoktur…

Siyaset; dünü, bugünü ve yarını harmanlayarak ve her türlü değişimlere ayak uydurarak; toplumu yönetmeye yönelik siyasal bir güç olabilme eylemidir… Siyasal anlayışlar;  bunu yaparlarken; belirli bir kalıplara hapsolurlar, kendilerini yenilemezlerse, kaybolup giderler…

İnsanlar değişirler, milyonlarca yıldır bedensel ve düşünsel bir değişimin içinden geliyorlar. Günümüzde kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle ve bilgiye ulaşmanın yollarının kolaylaşmasıyla insanlar daha kolay ve hızlı olarak değişime uğruyorlar…

Eğer siyaseti yönetenler; değişime ayak uyduramazlarsa siyasetleri ve kendileri yok olurken; topluma da büyük zarar verirler…

***

Ülkemiz eşit şartlarda olmayan, iktidarın Devletin tüm olanaklarını kendi siyaseti doğrultusunda kullandığı, montaj videolarla bir algı operasyonlarının yapıldığı bir seçim sürecini yaşadı.

Geçtiğimiz günlerde komşumuz Yunanistan’da da seçimler yapıldı ve sonuçların açıklanmasından hemen sonra bir istifa haberi duyduk. Genel seçimde başarılı olamayan ana muhalefet lideri Aleksis Çipras, partisinin genel başkanlığından istifa etti.

Avrupa ülkeleri gibi çağdaş ülkelerde seçimler sonrası, partilerinin önü açmak için bu türlü istifaları çok duyarız… Ne yazık ki ülkemizde de koltuğa yapışıp kalmak gibi bir hastalık olduğundan ülkemizde demokrasi gelişmez…

Ülkemizde muhalefet konumuna düşmüş parti yöneticilerinin hiç bir şey olmamış gibi seçimler sonrası söylemlerini ve davranışlarını hayretler içinde izliyoruz.

***

DİDİM CHP’de DEĞİŞİM ZAMANI…

 Mevlana’nın dediği gibi:

“ Dünle birlikte gitti cancağızım

 Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım…”

***

Ülke siyasetindeki değişim yerelde başlar ve genele doğru gider...

Maksim Gorki, “Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemezsiniz” der. O zaman değişim için arabaları yenilemek gerekir.

Didim İlçemizde CHP İlçe kongreleri sürecine giriyoruz. CHP, ilçemizin toplumsal yapısı gereği ilçemizde çok güçlü bir partidir. Gerçek oy oranının ilçemizde %70’lerin üzerinde olması gerekirken; parti yönetimlerinin tutumlarından kaynaklanan nedenler yüzünden küskünler grubu oluşmuş ve partiden soğumalar başlamıştır. Kendilerini partilerinden dışlanmış, aday ve aday adayı, Belediye meclis üyesi adayları tespitinde kendilerine sorulmamış, adam kayırma yöntemleriyle-ahbap-çavuş ilişkileriyle partiyle ilgisi olmayan kişilerin bile partiden meclis üyesi adayı gösterilmiş olması CHP tabanını üzmüştür… Didimli CHP seçmeni kendilerinin bir oy deposu ve çantada keklik olarak görülmesinden çok rahatsız olmuşlardır…

***

DİDİM SİYASETİNDE KADININ ADI…

Didim yerelinde Kadınlar siyasetle çok ilgililer, bilgililer ve çok etkinler.

Didim’deki sosyal yaşamın, sosyal etkinliklerin öncüleri de hep onlar…

Ülkemizin ve yerelde de Didim’in sorunlarına karşı çok duyarlılar. Bu yöndeki olumsuzlukların protesto edilmesinde de onlar hep ön saftalar… Siyasetin mutfağında da onlar var…

Yaşadıkları Didim ilçesinin ve çevresinin hatta ülkemizin genelinde çevre kirliliğine, doğa talanına, yağmasına karşı da Didimli kadınlar hep öndeler…

Gel gör ki; yerelden genele doğru uzanan, kadınların siyasete katılımında ve temsilinde adları yok… Siyasette karar verici konuma gelmiş erkek egemen anlayış, lafa gelince kadın haklarından bahsediyor, eyleme gelince kadınları unutuyor ve aday göstermiyor.

Aydın ilimizde CHP dışındaki siyasi partiler, kadın adaylarını kazanacak sıralardan aday gösterirlerken; CHP’nin Aydın ilinde ilk sıralara demirbaş milletvekillerini yerleştirmesi, CHPli seçmenleri üzmüştür…

… Ülkemiz kadın milletvekili sıralamasında Dünyadaki 192 ülke arasında ancak 117’nci sırada yer bulabiliyor… Avrupa Ülkelerinde ise sondan üçüncü sıradayız… Bu sayısal verilere göre; Türkiye birçok Afrika, Asya ve Orta Doğu ülkesinin de gerisinde yer alıyor…192 ülke arasında Ruanda’da kadın milletvekili oranı yüzde 61. Bu oran Küba ve Bolivya’da yüzde 53, Meksika’da yüzde 48 ve İsveç de yüzde 45 ile listeye en üst oranda giren Avrupa ülkesi durumunda...

Ayrıca bir fikir vermesi açısından son Almanya Genel seçiminde seçilen 18 Türk kökenli milletvekilinin 12’sinin kadın olduğunu da burada belirtelim...(Yüzdelik orana göre %66)

* Tüm bu veriler gösteriyor ki değişim kadınlardan başlamalı… Didim’e ve ülkemizin geneline daha çok kadınların siyaset eli değmelidir…

***

Yerel seçime doğru, yerelde ve genelde siyasete daha çok kadın elinin değeceği CHP’de kongreler süreci başlamış durumdadır…

İlçemizde kongreler sürecinde üç grup yarışacak gibi gözüküyor…

Ben yazımda değişimi genel anlamda kaleme aldım…

Siyaset yapmaktan çekinmeyin siyasete katılın ve etkin olun… Siyaset yaptıklarını sananları gözünüzde o kadar büyütmeyin güç sizde… Ülkemizde değişimi yaratacak güç ve irade sizin elinizde…

Görüşmek üzere…