ÇOCUKLARDAN VAZGEÇMEYİN

Berlin’de yeni kurulan koalisyon hükümeti ilk başarısını yaşıyor. İdare eden Büyük Şehir Belediye Başkanı Kai Wegner (CDU) ile İç İşleri Senatörü İris Spranger (SPD) çok disiplinli hazırlıkla, emniyet güçleri gayretiyle, 1987 yılından beri ilk defa şiddet yaşamadan 1 Mayıs İşçi Bayramı barış içinde kutlamayı becerdi.
Türkiye’de olduğu gibi Almanya Türk Toplumu da 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimlere odaklandı. Yalnız Almanya değil tüm Avrupa ülkeleri basın ve medya ilgi gösteriyor.
Almanya’da yaşayan Türkler, Türk asıllı Almanlar ve demokrasi prensiplerine sahip çıkan Almanlar bilir. BILD gazetesi göçmen, Türk ve Türkiye karşıtlığını her fırsatta korur. Bir grubu aşağılayarak paralel toplumlar oluşmasına katkı sağlar. Facebook sayfalarda dolaşan büyük harflerle yazılmış:
“Türkler Almanya’da demokratik partilere oy verdikleri halde, Türkiye için demokrasi karşıtı partiye oy veriyorlar.”
Türkiye’de yaşayan okurlar, böyle bir başlığı sosyal medyada yayılmasına katkıda bulunmayın. Çünkü bu genelleme, bütün Türkleri aynı kefeye koymaktır. Bilime güvenin sayılara itimat edin. Sayıların dili ve gücü ayrı bir makale konusudur. Alman vatandaşı olan Türklerin Türkiye için seçme hakları yoktur.
Makaleme başlık olarak aldığım konu çocuk ve gençlerin eğitim ve öğretimi.
Berlin-Neukölln ilçesinde okul müdürü Cordula Heckmann bu başlıkta, diğer okullar örnek alsın diye, deneyimlerini bir kitapta derlemiş, Çocuklardan asla vazgeçmeyin (Gebt die Kinder nie auf).
Kitabı okurken kendi yaşadığım iki anımı tekrar yaşadım. Yıl 1973, Türkiye’den işçi alımı durdurulmuştu. Bazı Türk işçileri geri giderken, çoğu ailelerini Almanya’ya getirdi. İşçiler Türkiye’de yaşayan çocukları için çocuk parası alamıyordu.
Berlin-Spandau ilçesinde Wilhelm-Leuschner Orta Öğretim okulunda bana verilen sınıfta ders vermek çok zordu. Öğrenci sayısı yirmi civarında, Türkiye’de Lise, Orta Okula giden, ilkokulu bitirmiş ama okula devam etmemiş iğrenciler, hatta yaşından dolayı bu sınıfa verilmiş hiç okuma yazma bilmeyen öğrenciler vardı. Köyde tek başına bir öğretmenin beş sınıfta ders vermesi prensibine göre çalıştım. Zor olan ders verme değil, disiplin sağlamaktı.
İkinci deneyimim yine 32 yıl çalıştığım Spandau ilçesinde Lynar İlkokulu. Yıl 1984 üçüncü sınıf, yanlış yürütülen okul sisteminde ruh sağlığını kaybetmiş, davranış bozukluğu olan öğrenciler. Alman sınıf öğretmenleri Almancası zayıf diye başından atmış, kurtulmak amacıyla bu sınıfa verilmiş. Ders verme mümkün değil, disiplin sağlama mücadelesiyle ders saatleri geçiyor. Okul müdürüm bu şartlara rağmen okula geldiğim, çalıştığım için teşekkür ediyor.

Her iki sınıfta ders gören bu öğrenciler ileride işsizler ordusuna katılır veya kötü arkadaş etkisiyle polisiye olaylara karışır. Sınıfta iyi örnek alacak öğrenci yok.
Cordula Heckmann Rütli Okuluna müdür olduğu zaman 2006 yılı. Okulda hiçbir sınıfta ders yapma mümkün değil. Orta öğretim öğrencileri öğretmenlere saygısız davranıyor, hemen polis çağırabilmek için cep telefonlarını yanlarından ayırmıyorlar. Kapılar kırılıyor, çöp kutuları futbol oynama aracı.
Öğretmenler Eğitim ve Bilim Senatörlüğüne mektup yazıyor. Çığlık seslerine cevap alamıyor. Birisi mektubu basına sızdırıyor. Böylece göçmen çocukların uyumsuz, başarısız olduğu politikacılara tartışma konusu oluyor. Zira Alman çocukları Lise (Gymnasium) ve Orta Öğretim (Realschule) okuluna ayrılmış. Geriye kalan çoğu Arap ve Türk göçmen öğrenciler bu okulda toplanmış.
Öğrenciler ilkokulda bu ayrımın sosyal sınıf olduğunun farkındalar. Aralarında başarılı olanlar da Lise ve diğer Orta Öğretim okuluna tavsiye alamadılar. Gelecek için umutları yok, bu diplomayla en zor kötü ve pis işlerde çalışacaklarının bilincinde.
Zamanın İlçe Belediye Başkanı Heinz Buschkowsky çok çeşitli kültür uyumu ölmüştür, diyordu.
Bu durumda okul müdürü olmayı kabul etmek cesaret istiyor. Bayan Heckmann önce liselere verdiğiniz kadar para vereceksiniz diyor. Pis tuvaletlerin onarımıyla başlıyor, bütün okulu yapı onarımı yaptırıyor, araç ve gereç donanımı tamamlanıyor.
Öğrencilerin becerikli olduğu yönlere ağırlık veriyor. Müzik yeteneği olan konserlere hazırlanıyor, resim çizme becerisi olan sergilere hazırlanıyor. Yani okulun kapısı dışarıya açılıyor. Aileler haftada bir kahvaltıda buluşuyor. Ana baba olarak onlara hak ve görevleri anlatılıyor.
Okula sosyal danışman, psikolog ve göçmen kökenli öğretmenler istiyor. Öğrencilerin anadiline saygı gösteriliyor. Evinde konuştuğu anadilini okulda öğrenen öğrencilerin Almancayı daha çabuk ve iyi öğrendiği tespit ediliyor.
Öğrenci velileri ve okuldan daha önce mezun olan öğrenciler okulda gönüllü olarak görev alıyorlar. İstenmeyen öğretmen ve öğrencilerin sürgüne gönderildiği okul olmaktan çıkarılır. 
2011 yılında başarısıyla, örnek gösterilen okul durumuna gelebiliyor. 2023 yılında okul üniversite ortamı gibi, çeşitli projeler geliştiriliyor.
Bayan Heckmann emekli olunca pandemi döneminde Heike Wolter ile birlikte kitabını yazıyor. Adım adım bugün 2023 yılı örnek Rütli Okulu, nasıl gelindiğini anlatıyor. Dilerim öğretmen, okulların bağlı olduğu devlet dairelerde idare görevi olan ve sorumlu politikacılar okur ve ders alır. Yirmi maddelik öneri listesi başka bir makale konusu. 
Bir okulun başarısı bir tek okul müdürünün iyi çalışmasıyla mümkün olamaz. Dairelerin birbiriyle iyi çalışması, öğretmenlerin göç sosyolojik ve psikolojik tarihini benimsemelere gerekir.


Öğretmen, okul müdürü ve aileler ahenk ve barış içinde, dayanışma ortamında birlik olurlarsa, çocuklardan vazgeçilmeden başarıya ulaşılabilir. 
Her çocuk temiz doğar, hamur gibi ona şekil vermek toplumun görevidir. 
Seçim kampanyaları seviye düşürmemeli ve gençler kötü sözlerle bıktırılmamalıdır. Parti liderlerin birbirlerini aşağılama, kötüleme, şahsiyete düşürerek siyasetin değerini kaybetmeye fırsat verilmemelidir. Göçmenler ve din inancı siyasete alet edilmemelidir.

Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır. 
Balık baştan kokar. 

Dilin gücü, akıldan hiç ama hiç çıkarılmamalıdır.

Hoşça kalın!

Okuduğum ve kaynak olarak kullandığım kitap:

Cordula Heckmann, Heike Wolter, Gebt die Kinder nie auf,
Gräfe und Unzer Verlag, München 2023