Ekonomi bu hale gelmişken, hukukun bu derece çivisi sökülmüşken, kişisel hak ve özgürlükler bu derecede dayanaksız ve korunmasız kalmışken… Dünyanın hiçbir ülkesinde ülkeyi yönetenler iş başında kalamaz!
Ekonomi herkesin gözleri önünde alarm vermekte devam ediyor…
Önümüzdeki 12 aylık süreçte tam 193 MİLYAR DOLAR dış borç ödenecek.
12 ay içinde cari açığı kapatacaksın, bu iş için 60 MİLYAR DOLAR lazım.
Yani özeti ve Türkçesi, güne gün-aydın dediğimiz her bir gün için tam 800 MİLYON DOLAR para gerek…
Var mı bu para?
Yok!
Milletin büyük bir çoğunluğu açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. İşsizlik her gün çığ gibi büyüyor.
Ama, bu ülkeyi 20 yıldır yöneten [ve hala yönetmekte devam eden] AKP yüzde 30’u aşkın oy alıyor… Hala alabiliyor!
Bunun birden çok nedeni olabilir ama, bize göre bir tek sorumlusu vardır:
-*- Muhalefet!..
İşte o muhalefetin “ana”sı durumundaki parti ve onun yönetim kadrosu bu sorumluluktan kurtulamaz, kaçamaz.
Ülkeyi yöneten kadro bu perişanlığın hesabını elbet vermelidir.
Ama bu perişanlığa rağmen -hala- iktidar olamayan ana-muhalefet partisi de bunun hesabını vermek durumundadır.
Yapılan anketlerde ana muhalefet partisinin oyu [nasıl oluyorsa] hala AKP’nin gerisindedir.
İşte verilecek olan hesap bu “hala”nın içeriğindedir.
İktidar partisi, hiç umursamadan, bir yılda petrol ürünlerine tam 47 kez zam yapabiliyorsa… Bu umursamazlık aslında düşündürücüdür…
Demek ki AKP, kendi kilit oyları dışındaki halkı pek umursamamaktadır.
Ve demek ki AKP, CHP’nin o kitlenin dışında kalan geniş halk yığınlarını bir araya getiremeyeceğini ve böyle bir bileşmeden demokratik bir halk hareketi yaratamayacağını düşünmektedir…
Şu ana kadar içinde yaşamakta olduğumuz durum ise, AKP’nin ülke çapında sürdürdüğü umursamazlıkta haklılık payı olduğunu ortaya koymaktadır.
CHP yönetimi mutlaka bu gerçeği görmelidir.
Çünkü bu ülkenin aydınlık bir geleceğe ulaşabilmesi için bu gerçeğin mutlaka görülmesi şarttır.
Bu arada CHP yönetimi bir kez de yakın-geçmişte İstanbul’da yaşanan seçim zaferini -tüm koşul, detay ve kazanımları ile birlikte- sorgulamalıdırlar.
Her türlü siyasi hırstan arınarak ve gerçekten objektif, sağduyu yüklü ve vatan sevgisi ile yapılmalıdır bu sorgulama…
“Somut durumların somut tahlili” ilkesi hatırlanmalıdır.
Ve özverili-usta-bilinçli-bir kurmay tecrübe birikimi ile değerlendirilmelidir objektif-nesnel koşullar.
Aksi halde ulaşılacak “makus talih”in sonuçlarından doğacak sorumluluğun altında kalınabilir.
Çünkü zihin, strateji ve kurmaylık birikimi, kaderi alt edebilecek yegâne argümanlardır.
Bir de özveri…
İllaki özveri!