ÇARESİZ…

Zor günlerde kolaycılığa kaçarak, dörtlüklerden oluşan bir yazı yazıyorum. Dörtlükler benim birikimimdir. Bu birikimimi okurlarımla paylaşıyorum. Zaten birikimler, zor günler içindir.
Onlar kendi çıkarlarını düşünür elbette.
Siz, sizin gibilerle birlikte düşüneceksiniz.
Fazlaca uzaklara gitmeniz gerekmez ki;
Çaresiz değilsiniz, çünkü çare sizsiniz!
Aslında bu dörtlük yazın sonunda olmalıydı. Ben tez canlılık yaparak son söyleyeceğimi başta söylemiş oluyorum.
Ayaza kesti yaşamak, umutlara kar yağdı!
Hayal olan bahar, başka baharlara kaldı!
Kırıldı dallar, dökülüp saçıldı yaprakları;
Dişiyle, tırnağıyla yaşama tutunma çabasında insanlar!
Ocak ayı, orantısız kayıplarımızın ayı oluyor. Yığınla vakitsiz gidenlerimiz var. Fikri Sağlar, köşe yazısında şöyle vurgulamış: 


                              “Onlar kimlerdi?
Onlar Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Gaffar Okkan, Abdi İpekçi’ydiler…
Onlar Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Turan Dursun, Necip Hablemitoğlu ve isimlerini saymadığım cesur ve kararlı aydınlarımızdı!”

Ocak ayı kayıplarından Fatma Girik var. Girik’in acısını, ona çok yakın olan sanatçılardan dinleyelim:
Cüneyt Arkın: Şu an bağıra bağıra ağlamak istiyorum. O benim can yoldaşımdı. O mavi bakışları, ilk bakışları… En cesur insandı. O kadar alçakgönüllü, öylesine zarif, ince, dünyalar güzeli bir hanımefendiydi o.

Kerem Alışık: Ah benim insanları insan kalbi ile seven Fatma ablam. Sıcak ekmek kokuları bıraktın bağrımızda. Ve bugün gökyüzüne can arkadaşlarının yanına gittin. Her yer soğuk şimdi. Hepimizin kalbi, nefesi, ruhu üşüyor. Acımı hangi dilde tercüme etsem üzüntümü anlatmaya yetmiyor. Nurlar içinde uyu.

Kayıplarımızın onurlu örnek yaşamları yolumuzu aydınlatsın. Biz halkız ve hep kayıplardayız. Ne yazık ki, o kayıplara, bilmeden veya istemeden sunduğumuz katkılarımız var(!)

Kendi özgürlüğünün düşmanıydı köleler…
Ve hoo… Dedi celep, sürü yürüdü!
İlerlerken onlar için önde gidenleri;
Geri dönünce de kendilerini ezdiler!

Her tehlike önce yoksul ve yoksunları bulur. Bunu sadece maddi yoksulluk olarak almamalı. Önlem yoksunları ve düşünce yoksulları her zaman sorunların öncelikli muhatabı olurlar!

Umut var bir yerlerde, birliktelikleri bekleyen,
Avuçlarda durmaktadır yarınlardaki kurtuluş.
Yürek, yürekle dayanışacak; akıl akılla birleşecek.
Ve bir gün, mutlaka o bayramlık gün gelecek!

Hukukun yanında olmak, barışın yanında olmak, adaletin yanında olmak; son belirlemede ülkenin ve geleceğin yanında olmaktır! Tekil kişiler üzerinden topluma parmak sallayanları görmek gerek. 

Ve o düştükleri yerden kalkacaktır canlarımız!
Yaşamın elleriyle buluştuğunda nasırlı elleri;
Hesabını soracak ve hakkını alacaktır yaşamak!
Elbette o beklenen gün ille de ülkeme gelecek! 

Haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin, kutuplaştıranların, ayırıp bölenlerin ve savaş yanlısı olanların karşısında olmak; ülkenin yanında olmaktır.

 Kazanılmış hakların elde tutulabilmesinin en etkin yolu, onu gereken yerde, gerektiği gibi savunmakla olanaklıdır. Hiç kimseyi yalnız bırakmamak, yalnız kalmamanın kaçınılmazlığıdır!
Çaresiz değilsiniz, çünkü çare sizsiniz!