ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU (13 Ekim 1923)

Ta­ri­hi ger­çek­ler ya­zıl­maz­sa, za­man­la uy­dur­ma ar­gü­man­lar(de­lil­ler) ger­çek gibi al­gı­lan­ma­ya baş­lar ve in­san­la­rı şa­şır­tır bir ni­te­li­ğe bü­rü­nür.

 1.Dünya Sa­va­şı so­nun­da düş­man dev­let­le­rin yur­du­mu­zu iş­ga­li üze­ri­ne Mus­ta­fa Kemal Ata­türk, 19 Mayıs 1919’da, Sam­sun’da Ana­do­lu top­rak­la­rı­na ayak ba­sa­rak Milli Mü­ca­de­le’yi baş­lat­tı. Amas­ya, Er­zu­rum, Sivas gibi çe­şit­li şe­hir­ler­de Kur­tu­luş Sa­va­şı ha­zır­lı­ğı yaptı. O za­ma­na kadar Os­man­lı İmpa­ra­tor­lu­ğu'nun baş­ken­ti İstan­bul idi. An­ka­ra ise Ana­do­lu'nun or­ta­sın­da, savaş cep­he­le­ri­ne eşit uzak­lık­ta bir kent­ti.

 Sa­va­şın yö­ne­ti­mi ve ha­ber­leş­me, An­ka­ra'dan ko­lay­lık­la yü­rü­tü­lür­dü. Bu ne­den­le 19 Mart 1919 günü Mus­ta­fa Kemal Paşa kimi il­le­re ve ko­mu­tan­lık­la­ra bir ge­nel­ge gön­der­di. Bu ge­nel­ge­de özet­le; "Os­man­lı Dev­le­ti­nin ya­şa­mı ve ege­men­li­ği­nin sona er­di­ği" bil­di­ri­li­yor, "Türk ulusu kendi ya­şa­mı­nı ve ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ko­ru­ya­cak­tır." de­ni­li­yor­du. Bu ge­nel­ge­den sonra tem­sil­ci­ler­le OS­MAN­LI ME­BU­SAN MECLİSİ'nden gelen üye­ler An­ka­ra'da top­lan­ma­ya baş­la­dı­lar.

 Mus­ta­fa Kemal 27 Ara­lık 1919 günü An­ka­ra’ya geldi. An­ka­ra’nın gi­ri­şin­de, büyük bir sevgi ve coşku ile kar­şı­lan­dı. An­ka­ra o gün­den sonra bir daha es­ki­si gibi ol­ma­dı. Milli Mü­ca­de­le’nin, hür­ri­yet ve ba­ğım­sız­lı­ğa ka­vuş­ma sa­va­şı­nın mer­ke­zi ha­li­ne geldi. Mus­ta­fa Kemal Paşa, ül­ke­yi kur­tar­ma ça­lış­ma­la­rı­nı Ana­do­lu'nun bu küçük ken­tin­de sür­dür­dü.

Ulu­sal Kur­tu­luş Sa­va­şı­mı­zın plan­la­rı bu yok­sul kent­te ha­zır­lan­dı. An­ka­ra, 23 Nisan 1920’de Tür­ki­ye Büyük Mil­let Mec­li­si’nin açı­lı­şın­dan Cum­hu­ri­yet’in ila­nı­na kadar geçen süre için­de sa­yı­sız olay­la­ra sahne oldu, Sa­va­şın ba­şa­rı­ya ulaş­ma­sı için dü­zen­li or­du­lar ku­rul­du. Bu or­du­lar İnönü'de, Sa­kar­ya'da, Dum­lu­pı­nar'da düş­ma­nı boz­gu­na uğ­rat­tı. 30 Ağus­tos 1922'de ka­za­nı­lan Baş­ko­mu­tan­lık Sa­va­şı ile Kur­tu­luş Sa­va­şı'mız ta­mam­lan­dı.

Lozan Ant­laş­ma­sı'nın 24 Tem­muz 1923'te im­za­lan­ma­sın­dan sonra hü­kü­met mer­ke­zi so­ru­nu ele alın­dı. 9 Ekim 1923'te MA­LAT­YA ME­BU­SU İSMET PAŞA(İNÖNÜ) ve 13 ar­ka­da­şı TBMM'ne bir kanun tek­li­fi su­na­rak An­ka­ra'nın baş­kent ol­ma­sı­nı öner­miş­ler, öner­ge sa­hip­le­ri ge­rek­çe­le­rin­de; Lozan tah­li­ye pro­to­ko­lün­den sonra işgal al­tın­da top­rak kal­ma­dı­ğı­nı, ül­ke­nin bü­tün­lü­ğü sağ­lan­dı­ğı­nı, Tür­ki­ye'nin idare mer­ke­zi­nin se­çi­mi sı­ra­sı gel­di­ği­ni, Lozan'da kabul edi­len hü­küm­ler (bo­ğaz­lar­la il­gi­li) ne­de­niy­le ül­ke­nin kuv­vet kay­na­ğı­nı ve ge­liş­me­si­ni Ana­do­lu'nun mer­ke­zin­de, coğ­raf­ya ve st­ra­te­ji­nin, iç ve dış gü­ven­li­ğin ge­rek­le­ri­ni ara­mak zo­run­da ol­duk­la­rı­nı, ül­ke­nin idare mer­ke­zi ko­nu­sun­da iç ve dış te­red­düt­le­re son ver­mek ge­rek­ti­ği­ni, bu mer­ke­zin Ana­do­lu'da ve An­ka­ra'da ol­ma­sı ge­rek­li ol­du­ğu­nu be­lirt­miş­ler­di. Kanun öner­ge­si 10 Ekim'de Ana­ya­sa ko­mis­yo­nu­na sevk edil­di. Ta­sa­rı TBMM Genel Ku­ru­lun­da gö­rü­şül­dü. Gö­rüş­me­ler­de Gü­müş­ha­ne Me­bu­su Zeki Bey aleyh­te görüş bil­dir­di. Ancak Celal Nuri ve Besim Ata­lay Bey­ler ha­ra­ret­le An­ka­ra'nın baş­kent ol­ma­sı­nı sa­vun­du­lar ve Genel Kurul'dan da büyük des­tek gör­dü­ler.  So­nun­da ta­sa­rı bir kar­şıt oyla TBMM'nin 27 nu­ma­ra­lı ka­ra­rı ola­rak 13 EKİM 1923'de onay­lan­dı ''. BÖY­LE­CE AN­KA­RA "DEV­LETİN MAK­KA­RI İDARESİ, AN­KA­RA ŞEHRİDİR" cüm­le­siy­le fi­ilen ol­du­ğu gibi yasal ola­rak da baş­kent ha­li­ne geldi.

An­ka­ra 13 EKİM 1923'de Tür­ki­ye Büyük Mil­let Mec­li­si ka­ra­rı ile Tür­ki­ye'nin baş­ken­ti ola­rak kabul edil­di. 20 NİSAN 1924'te Tür­ki­ye Büyük Mil­let Mec­li­si'nce be­nim­se­nen Ana­ya­sa'nın 2.​inci mad­de­sin­de Tür­ki­ye dev­le­ti­nin baş­ken­ti­nin An­ka­ra ol­du­ğu be­lir­til­di.

An­ka­ra baş­kent ol­duk­tan sonra kısa sü­re­de bü­yü­dü, ge­liş­ti. Bugün mo­dern bir kent ha­li­ne gelen An­ka­ra, hü­kü­met mer­ke­zi ola­rak say­gın bir yer, ulus­la­ra­ra­sın­da güçlü bir ad oluş­tur­mak­ta­dır.

An­ka­ra'nın baş­kent ola­rak se­çil­me­si­nin ne­de­ni nedir? An­ka­ra'nın je­opo­li­tik, st­ra­te­jik ve coğ­ra­fi ko­nu­mu­nun uygun ol­ma­sı, Ana­do­lu'nun tam or­ta­sın­da yer al­ma­sı ve bu yö­nüy­le gü­ven­li ol­ma­sı, et­ra­fı­nın dağ­lar­la çev­ri­li ol­ma­sı­nın İşgal edil­me­si­ni zor­laş­tır­ma­sı. An­ka­ra'nın, Ana­do­lu'nun tam kal­bin­de ol­ma­sı­nın ya­nın­da Batı Cep­he­si'ne de yakın ol­ma­sı.

An­ka­ra’nın Baş­kent Ol­ma­sı­nın Dünya Ül­ke­le­ri Ta­ra­fın­dan Ka­bu­lü Mü­ca­de­le­si

 Boz­kır­da­ki tozlu, ba­kım­sız, yolu, suyu, ko­nu­tu ol­ma­yan Ana­do­lu ka­sa­ba­sı, artık yeni dev­le­tin sim­ge­si­dir. Ara­dan 16 gün ge­çi­yor ve 29 EKİM 1923 GÜNÜ CUM­HURİYET İLAN EDİLİYOR. Süreç artık baş­la­mış­tır. Genç dev­let, dün­ya­ya karşı ki­şi­li­ği­ni adım adım ka­za­na­cak­tır. An­ka­ra'nın baş­kent ol­du­ğu, bir yıl sonra Ana­ya­sa'ya ko­nu­lu­yor. Bunun için ha­li­fe­li­ğin kal­dı­rıl­ma­sı bek­len­miş­tir. Şimdi ge­le­lim öy­kü­mü­zün en can alıcı bö­lü­mü­ne.***

An­ka­ra baş­kent ol­muş­tur ama sa­vaş­ta yen­di­ği­miz em­per­ya­list ül­ke­ler bu ka­ra­rı ta­nı­maz­lar. Evet, yan­lış oku­ma­dı­nız. Ta­nı­maz­lar! Os­man­lı dö­ne­min­de, hep­si­nin bü­yü­kel­çi­li­ği İstan­bul'dadır. Tem­sil­ci­lik­le­ri­ni An­ka­ra'ya ge­tir­me­yi red­de­der­ler. Türk Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bun­la­ra sü­rek­li çağ­rı­da bu­lu­nur ama sonuç hep ay­nı­dır: Hayır! Dünya dip­lo­ma­si ta­ri­hin­de böyle bir olay ol­ma­mış­tır. Di­re­nen­le­rin ba­şı­nı İngil­te­re çek­mek­te­dir. Fran­sa, İtalya ve di­ğer­le­ri­nin tavrı da ay­nı­dır.

İngil­te­re’nin başı çek­ti­ği em­per­ya­list ül­ke­ler, An­ka­ra’nın baş­kent ya­pıl­ma­sı­na şid­det­le kar­şı­dır­lar. İstan­bul’da kal­ma­sı­nı is­ti­yor­lar­dı. Sal­ta­nat­tan hala umut­la­rı­nı kes­me­miş­ler­di. Sö­mür­müş ol­duk­la­rı Os­man­lı­dan vaz­geç­me­miş­ler­di. Bu tatlı pas­ta­yı bı­rak­mak is­te­mi­yor­lar­dı. Savaş mey­da­nın­da ye­ne­me­dik­le­ri Türk Mil­le­ti’ni dip­lo­ma­sıy­la masa ba­şın­da ye­ne­cek­le­ri­ni umu­yor­lar­dı.

İngil­te­re’nin kış­kırt­ma­sıy­la başta ABD, FRAN­SA, İTALYA ve JA­PON­YA ortak cephe oluş­tur­du­lar. An­ka­ra’yı boy­kot ka­ra­rı al­dı­lar ve nota ver­di­ler. El­çi­le­ri­ni İstan­bul’da tu­ta­cak­la­rı­nı açık­la­dı­lar. Aklı sıra “Türk­ler As­ya­lı aşi­ret ol­duk­la­rı için, Asya’ya geri dönme iç­gü­dü­le­ri alev­len­di “ di­ye­rek akıl­la­rın­ca aşa­ğı­lı­yor­lar­dı.

Mus­ta­fa Kemal aşa­ğı­la­ma­ya ça­lı­şan­la­ra, aşa­ğı­la­ya­rak kar­şı­lık verdi. Mec­lis’ten kanun çı­kar­dı. “El­çi­lik­le­ri­ni An­ka­ra’ya ta­şı­yan ül­ke­le­re el­çi­lik bi­na­la­rı­nı inşa etmek için üc­ret­siz arsa ve­re­ce­ğiz. Pa­ra­nız yoksa biz yar­dım­cı ola­lım.” Dedi.

İngil­te­re me­se­le­yi dip­lo­ma­tik sa­va­şa dö­nüş­tür­dü, cep­he­yi ge­niş­let­ti. İngil­te­re, ABD, Fran­sa, İtalya, Ja­pon­ya, Al­man­ya, Avus­tur­ya, Bel­çi­ka, Bul­ga­ris­tan, Çe­kos­lo­vak­ya, Da­ni­mar­ka, Ma­ca­ris­tan, Yu­gos­lav­ya, Hol­lan­da, İran, Ro­man­ya, Ar­na­vut­luk, Mısır, İspan­ya ve İsveç el­çi­le­ri “baş­kent” kabul et­tik­le­ri İstan­bul’da otu­ru­yor­lar­dı.

Ara­dan iki yıl geçer. 1925 yı­lın­da An­ka­ra'da sa­de­ce iki bü­yü­kel­çi­lik var­dır. SOV­YET­LER BİRLİĞİ VE AFGANİSTAN daha sonra iki ülke daha ka­tıl­dı PO­LON­YA ve YUNANİSTAN el­çi­lik­le­ri An­ka­ra’daydı. Bu di­re­ni­şin ele­ba­şı İngil­te­re idi. Ancak ken­di­si de bu işin böyle git­me­ye­ce­ği­ni bi­li­yor­du. Bu bü­yü­kel­çi­lik­le­rin kendi ül­ke­le­riy­le bu ko­nu­da yap­tık­la­rı resmi ya­zış­ma­lar bugün eli­miz­de. Bun­lar­da hep şu gö­rü­şe yer ve­ri­lir: ‘Cum­hu­ri­yet re­ji­mi tut­ma­ya­cak ve çö­ke­cek­tir. Do­la­yı­sıy­la, İstan­bul ye­ni­den baş­kent ola­cak­tır. Bü­yü­kel­çi­li­ği An­ka­ra'ya ta­şı­ma­ya gerek yok­tur. ’

Genç Cum­hu­ri­yet re­ji­mi, bunu bir onur so­ru­nu yapar. Sü­rek­li gi­ri­şim­de bu­lu­nur ama sonuç ala­maz. Ya­ban­cı­lar da bir yerde hak­lı­dır! İstan­bul'daki bü­yü­kel­çi­lik­le­ri ge­nel­de Boğaz kı­yı­sın­da, ya da ken­tin en seç­kin yer­le­rin­de­dir. Sos­ye­te, kay­mak ta­ba­ka ora­da­dır. Şimdi ne ya­pa­cak­lar­dır bir oteli bile ol­ma­yan boz­kır ka­sa­ba­sı An­ka­ra’da! Gerçi yeni dev­let on­la­ra ka­sa­ba­nın en çok ge­li­şecek yer­le­rin­de, bü­yü­kel­çi­lik bi­na­la­rı­nı yap­sın­lar diye ar­sa­lar ver­miş­tir, ama kime ne! İstan­bul’daki İngil­te­re Tem­sil­ci­si Hen­der­son, Lond­ra'ya ya­zı­yor: ‘An­ka­ra’nın baş­kent ola­rak kal­ma­sı, Mus­ta­fa Kemal'in plan ve ih­ti­ras­la­rı için ge­rek­li­dir. Ben bu­gün­kü Büyük Mil­let Mec­li­si'nin iki yıl­lık ömrü ola­ca­ğı­nı ve An­ka­ra'nın da en az iki yıl baş­kent ka­la­ca­ğı­nı sa­nı­yo­rum. ”der.

İstan­bul'un çekim gücü faz­la­dır ama Türk hü­kü­me­ti­ni tek­rar Boğaz kı­yı­sı­na çe­ke­bil­mek için iki yıl­dan fazla zaman ge­çe­bi­lir.

 Ara­dan tam 6 uzun yıl geçer ve di­re­niş cep­he­si 1929 yı­lın­da önce İtalya ile çö­zü­lür. Bu ülke, bü­yü­kel­çi­li­ği­ni An­ka­ra'ya ta­şı­ma­ya karar verir. Ar­dın­dan Fran­sa çö­zü­lür. Sonra ABD geldi hepsi tıpış tıpış ge­li­yor­du. Böy­le­ce İngil­te­re yal­nız kal­mış dip­lo­ma­si Sa­va­şı’nda Mus­ta­fa Kemal’e ye­nil­miş­ti. İngil­te­re’de bü­yü­kel­çi­li­ği­ni İstan­bul'dan An­ka­ra'ya 1930 yı­lın­da, An­ka­ra'nın baş­kent olu­şun­dan tam yedi yıl sonra ge­ti­rir.

 İşte, An­ka­ra'nın baş­kent ol­ma­sın­dan sonra ya­şa­dı­ğı se­rü­ve­nin bir bö­lü­mü böyle. Genç Cum­hu­ri­yet re­ji­mi­nin bu em­per­ya­list ül­ke­ler­le her ko­nu­da nasıl bo­ğuş­tu­ğu­nu, bizi ne­ler­le uğ­raş­tır­dık­la­rı­nı, aya­ğı­mı­za çelme tak­mak, bizi zayıf dü­şür­mek, peş­le­rin­den koş­tur­mak, in­cit­mek, kü­çüm­se­mek ve adam ye­ri­ne koy­ma­mak için ne gibi oyun­la­ra baş­vur­duk­la­rı­nı gö­rü­yor mu­su­nuz!

Yer­yü­zün­de hiç­bir dev­le­te böyle bir mu­ame­le reva gö­rül­me­miş­tir. Başka dev­let­ler de tarih için­de baş­kent de­ğiş­tir­miş­ler­dir. Baş­kent de­ğiş­tir­mek veya yeni bir baş­kent kur­mak, bir dev­le­tin ege­men­lik hak­kı­dır. Baş­ken­ti­ni de­ğiş­tir­di diye ce­za­lan­dı­rı­lan yal­nız Tür­ki­ye ol­muş­tur. An­ka­ra'yı baş­kent yaptı diye yeni Türk re­ji­mi yıp­ra­tıl­mak, dev­ril­mek is­ten­miş­tir. Türk'ün en doğal hakkı, adeta bir suç gibi gö­rül­müş­tür. Türk ulusu, bu en doğal hak­kı­nı kabul et­ti­re­bil­mek için akla ka­ra­yı seç­miş­tir. ’Kolay gel­me­dik bu gün­le­re.

 

Adnan GÜLLÜ

Tarih Araş­tır­ma­cı­sı





Fay­da­la­nı­lan Kay­nak­lar:

AKGÜN, Seçil, “An­ka­ra’nın Baş­kent Oluşu”, IX. Türk Tarih Kong­re­si: Kong­re­ye Su­nu­lan Bil­di­ri­ler, III. C. , 1989, s. 2067-2079.

An­ka­ra İl Yıl­lı­ğı, An­ka­ra, 1967.

AKUR­GAL, Ekrem, Ana­do­lu Kül­tür Ta­ri­hi, An­ka­ra, 1998.

 ATA­TÜRK, M. Kemal, Nutuk (1919-1927), (yay. ha­zır­la­yan Z. Kork­maz), Ata­türk Araş­tır­ma Mer­ke­zi Yay. , An­ka­ra, 2005.

ATAY, Fakih Rıfkı, Ata­türk Devri Ha­tı­ra­la­rı, İstan­bul, 1961.

 AY­TE­PE, Oğuz, “An­ka­ra’nın Mer­kez ve Baş­kent Ol­ma­sı”, A.Ü., İnkı­lap Ta­ri­hi Enst., Ata­türk Yolu Der­gi­si, s.33-34, Ma­yıs-Ka­sım, 2004, s.15-22. Baş­ba­kan­lık Cum­hu­ri­yet Ar­şi­vi Bel­ge­le­ri

ÖZDİL Yıl­maz Anka Kuşu  sis kitap 2022

MUMCU, Ahmet, Ata­türk İlke­le­ri ve İnkı­lap Ta­ri­hi, Es­ki­şe­hir, 1997.

 ÖKTEM, Nec­det, Sal­ta­na­tın Kal­dı­rıl­ma­sı, İzmir, 1972.

 TOSUN, Ra­ma­zan, “Cum­hu­ri­ye­tin İla­nın­da Ka­mu­oyu”, S.Ü. Tür­ki­yat Araş­tır­ma­la­rı Der­gi­si, Sayı: 12, Sel­çuk Üniv. Yay. Konya, 2002.

KARAL, Enver Ziya, Ata­türk’ten Dü­şün­ce­ler, An­ka­ra, 1969.