Öfke yetmez
- 18 Ağustos 2018 Cumartesi
İlter Gözkaya-Holzhey Berlin, 1
Ağustos 2018
eMail: iltergh@t-online.de
Fransız yazarı Stéphane Hessel’in Öfkelenin kitabı,
gençlere hitabesi çeşitli dillere çevrildi. Demokrasi bir çiçek gibi hassasdır,
onu korumayanlara karşı öfkelenin, diyordu.
Dr. Mehmet Daimagüler ise öfkelenmek yetmez, öfkeyi eyleme
dönüştürün, diyor. Fransız devrimi (1789), gençlik hareketleri (1968)
yıllarında sokaklar demokrasi koruma alanlarıydı. Yıl 2018’da tekrar
keşfedildi. Berlin gibi Avrupa kıtası metropollerinde hemen hemen her gün
protest yürüyüşleri gerçekleşiyor.
NSU davası deyince Almanya’da hemen ne olduğu bilinir,
ama fazla ilgi duyulmaz. Nazi Yeraltı Örgütü onbir yıl boyunca Türk ve Türk
kökenli esnafları seri cinayetlerle katletti.
RAF örgütünden sonra en dehşet verici terör olayı olarak
Alman tarihine geçti. Ölenler Alman olmadığından olsa gerek çoğunluk toplumda
ilgi görmedi. Gizli örgüt kendini ele vermeseydi, daha kim bilir kaç can
yakılacak, kaç ailenin direği kırılacaktı.
Emniyet birimleri önyargılı davranarak, polisiye olaylar
ancak göçmen azınlık gruplarından çıkabilir. Öldürülenler uyuşturu gibi
kriminel olaylarla ilişkilendiriliyor.
Cinayete kurban olanlarda suç aranıyor, aileler yıllarca
takibe alınıyor, sorgulanıyor. Suç ortağı ailede aranırken senaryolar uygulanıyor.
Yakınları acılarına yanamıyor, yas tutamıyor.
Türk toplumu da sahip çıkmıyor, yetim kalan çocuklara. Ön
yargıya öyle çok güveniliyor ki, öğrenciler okuldan kaydı silindiğinde bile
aileler yalnız bırakılıyor.
Almanya Türk toplumu Berlin’de
hakimler var, deyimine, gelişmiş demokrasiye hak ve adalete çok inanmıştı.
Eğer emniyet birimleri, katiller Türk veya kara ticaret yapan göçmen müslüman
örgütlerinde arıyorsa, doğrudur düşüncesi hakimdi.
Emniyet birimlerinde derin devlet yer aldığı için,
mahkeme gizli örgütün üç kişiden olduğu düşüncesiyle hareket ediyor. Bu nedenle
teröre yardım edenler, terörün arkasında olanlar ortaya çıkarılmadı. İki katil
intihar ettikten sonra geriye kalan Beate Zschäpe ömür
boyu hapis cezası aldı.
Avukat Mehmet Daimagüler duruşmaları takip etmekte
kalmıyor, dökümanlarını yazıyor. Bu kitabı ilgilenen herkes okumalı,
ama bilhassa avukat olmayı hedefliyen üniversite
öğrencileri mutlaka okumalı.
Alman hukuk sistemini normal bir vatandaşın anlayacağı
bir dilde yazmış. En önemli öneri bir daha böyle bir acı yaşamamak için
devletin ve vatandaşların yapması gerekenleri sıralamış.
Katiller ve yardımcıları Nazi düşüncesinde, ırkçı ve daha
önce polisiye olaylarında adı geçen, ceza gören gençler.
Hepsi Doğu Almanya kökenli, burada hiç üzerinde
durulmayan bir konu ortaya çıkıyor. İki Almanya’nın birleşmesinde neler ihmâl
edildi, nerede hata yapıldı?
Birleşik Almanya’nın mimarı olan, zamanın eski Federal
Başbakan Dr. Helmut Kohl gizli plânında Türklerin sayısını azaltmak vardı. Konuk
işçiler işveren durumuna geldiği halde konu yapılmadı, varlıkları yok sayıldı.
Hoş geldin 100 DM’ın içinde bu konuk işçilerin ödediği vergi olduğu Doğu
Almanlara anlatılmadı. Daha sonra Doğu eyaletlerin gelişmesine hizmet amacıyla
yıllarca maaşlarından dayanışma parası kesildi.
Birleşme törenlerinde Türkler davet edilmedi. Tam tersine
Türk düşmanlığı, Türk ve Türkiye karşıtlığı makaleler, haberler gündemde
tutuldu. Daha ileri gidilerek Türk ve Arapların genlerinde geri zekâlı olduğuna
dair kitap bile yazıldı. 2001 yılında İslâm düşmanlığı Batı dünyasında başladı
ve karşıtlık Türklerde yoğunlaştı.
Almanya’da yaşayan Türklerin hukuk devletine inanması,
emniyet birimlerine tekrar güvenmesi için bu cinayetlerin arka karanlık yönü
açığa çıkarılmalıdır.
Devletimiz görevini yerine getirmedi, zira devleti temsil
edenler de önyargılı davrandı. Bu nedenle şimdi görev biz vatandaşlarda. Bu
kitapla tüm vatandaşlara dikkatle takip edin, gösterilere katılın çağrısı
yapılıyor.
Günümüzde demokrasiyi korumak her vatandaşın görevidir.
Nazlı bir çiçek gibi korumak için, demokrasiye, insan hak ve hürriyetine,
adalete inanan herkes elinden geleni yapmalıdır.
İlk nesil konuk işçilerin çocuk ve torunları artık
Almanca yazıyor. Böylece çuğunluk toplum bu göçmen grup hakkında yalnız
konuşup, yazamıyor. Türk toplumu altmış yıl biriken dilek, eleştiri ve
önerilerini aracısız iletiyor ve tartışmaya katılıyor.
Sağ ol Mehmet Daimagüler, emeğinin boşa gitmeyeceğine
inanıyorum.
Hoşça kalın!