Köy yarenliği
- 25 Ağustos 2018 Cumartesi
Musa
Dinç / Sağlık İletişim Uzmanı, Eğitimci-Yazar
musadinc2109@gmail.com
Prof. Dr. Emrullah Güney’in ‘köy yarenliği’ kitabına dair
Diyarbakır
şehir merkezinde babam adına Diclem Sahaf, yayıncılık ve kitapevi hizmetlerini
bir arada yürüten bir işyerini hizmete sokmuştum. (1999-2008 ) Sahaf olarak
Diyarbakır’da bir ilkti. Emrullah Bey, hafta sonları ziyaretime gelirdi. Diclem
Sahaf’a özgü tarçınlı kaçak çayı beraber içerdik; bir yandan da edebiyat, sanat
ve kültür üzerine muhabbet ederdik. Yeni çıkan / çıkacak olan kitaplardan; kültür,
sanat, edebiyat dergilerinden konuşurduk ve bundan her ikimiz de büyük haz
alırdık. Emrullah Bey, aynı zamanda fotoğraf çekmeyi çok severdi; arada bir
kalkar, fotoğraf makinesiyle fotoğraflarımı çeker; sonra elemanımın anaokuluna
giden şirin bir kız kardeşi vardı, onun fotoğraflarını çekerdi.
Her
hafta sonu rutin olarak muhakkak gelirdi. Bir hafta sonu uğramayınca merak
ettik, sağlığından yana endişelendik. O zamanlar Diyarbakır 70. Yıl Sağlık
Meslek Lisesi’nde meslek dersleri öğretmeniydim. Okul paydosunda Diclem Sahaf’a
uğrar, akşam saat 19.00’za kadar kalır, sonra kapatıp, eve giderdim. Derslerimin
olmadığı boş bir günümde Dicle Üniversitesi Coğrafya Ana Bilim Dalı Başkanı,
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emrullah Güney Bey’i ziyarete ettim. Yanılmıyorsam 2005 yılı / İkindi vaktiydi. Kendisini üniversitedeki odasında
buldum. Beni görünce bir hayli sevindi.
“Azizim
hangi rüzgâr buraya attı?”
“
Sizi merak ettik hocam. ”
“Ne
oldu ki?”
“
Daha ne olsun hocam, geçen hafta sonu
uğramadınız. Ben ve kitapevi elemanlarım
sağlığınızdan endişe duyduk.Umarım bir sorun yoktur. İyisiniz değil mi? “
“Bir
sorun yok azizim, iyiyim. Biraz yoğunluğumuz var, hafta sonu çalışmak zorunda
kaldım. Ondan ötürü şehir merkezine uğrayamadım.”
“İyi
o zaman.”
“Ne
içersiniz azizim?”
“Kahveye
yok demem.”
“Pekâlâ,
o halde kahve içelim.”
Derken
kahvelerimiz geldi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi içtik. Bu arada Prof. Dr. Emrullah
Bey’in çalışma odasına bir göz gezdirdim. Maşallah tıka basa, kitaplarla doluydu
ahşap kitaplığı; öyle çok ki, kitaplar
dışarıya taşmış adeta; masa üstü ve
sehpaların üzerinde bile kitaplardan dolayı boş yer kalmamıştı.
“Hocam
maşallahınız var, kitaplığınız bir hayli zengin.”
“Bir
de, sen arka odayı görsen!”
Arka
odaya baktım. Aman Allah’ım tam bir kitap deryası. Hocamızın aynı zamanda
akademik konularda yardımcı olabilecek yayımlanmış kaynak kitapları da vardı.
Kitaplığına göz gezdirirken ağzı açık büyük sarı bir zarfın içinde daktilo ile
yazılmış notlar dışarıya savruldu.
“Hocam,
kusura bakmayın, ders notlarınızı düşürdüm galiba!”
“Ziyanı
yok, kitap dosyasıdır; yazmışım öylece
duruyor.”
Zarfın
içinde daktilo ile yazılmış A4 kâğıtlarına bir göz gezdirdim. 4 sayfa okudum,
gayet sardı beni. Hoş buldum, ama mutlaka redaksiyondan geçirmem gerekiyordu.
Tema harikaydı.
“Hocam
neden bu dosyayı kitaplaştırıp, yayımlamıyorsunuz?”
“Bilmem
ki!”
Baktım
tereddüt ediyor.
“Hocam
dosyanızı bana verin, bir inceliyeyim,” dedim.
“Olur,”
dedi.
Dosyayı
aldım ve müsaade isteyip ayrıldım oradan. Bir hafta içinde dosyayı inceledim.
Dosya
tam bir hazineydi. Köy Enstitülü Yazar Mahmut Makal’ın ünlü kitabı “Bizim Köy’ü
“pek aratmıyordu. Basılmaya değer
buldum.
Hafta
sonu Diclem Sahaf / yayıncılık ve kitap evimize geldi
“Hocam
‘Köy Yarenliği’ dosyanızı yayımlamaya değer buldum. Yalnız yayıncılık da
beşinci yılımız. Yayıncı olarak % 30’ nu
karşılayabilirim, gerisini siz karşılarsanız, kitabı basarız. Kitapları da oran dâhilinde bölüşürüz,” dedim.
Teklifime sıcak baktı. Editörlüğünü ve yayıncılığını üstlendim. Köy yarenliğini
bu şekilde doğumunu gerçekleştirmiş olduk.
Köy
Yarenliğinde geçen konu başlıkları; “Gömeç
Gömeç Bal, Harman, Bayram Almanya’dan Döndü, Otobüs Yolculuğu; Doğa, Emek,
Ürün, Düğün, Turiste Saygı, Köy Çocukları Okusun Diye; Okula Sevgi, Öğrenciye
Yardım, Arı Biziz, Bal Bizdedir,
Mevsimlerin En Bereketlisi, Tezek, Tarlaya mı, Ocağa mı? Sıladan Mektup,
Başlık Parası, Çift Sarılı Yumurta, Kumar, Toprağımızın İçindeki Hazine, İyi
Komşuluk, Kadına saygı, Geze Geze Türkiye’miz, Kitap Hayat Kurtarır mı? İnancı
Sömürenler, Köy Yollarında Trafik güvenliği, Sellere Kaptırdığımız Ekmek,
Avrupa’dan Döndükten Sonra; Görgü, görenek,
Besin, beslenme, Doğayı korumak, Tarihsel kalıntıları korumak, Avcılık,
Atatürk’e mektup,
Köy Yarenliği, bu paragrafla son buluyor.“ Yüce Atatürk’üm, çektiğimiz acılar sonsuz…
Anlata anlata bitmez, ama Atatürkçülüğün yeniden egemen olmasıyla sona
erecektir bu kötü gidiş, bu acılar… İnanıyorum… İnanıyoruz… “ 1980
Köy Yarenliğine dair; Köy, köylü, yarenlik… Artık köy mü
var? Köylü mü kaldı? Yarenlik eden mi var?
1964-
84 arasında yazıldı bu öykümsü kır yazıları… Bu 20 yıllık zaman içinde köy de
vardı, yarenlik de vardı.
1984
sanki bir milat gibi.
Frenkçesiyle
ütopik geliyor bu yazılar şimdi. 1964 Ankara’da Üniversite öğrenciliğimin ilk
yılı. 4 saat otobüs yolculuğuyla ulaşılan köyümü çok özledim. Annemi, babamı,
küçük kardeşimi, ablalarımı, yakınlarımı, çocukluk arkadaşlarımı; kırları bağları,
tarlaları… Mektup yazmayı severdim. Özlemlerimi kâğıda dökerdim. Amma haftada
iki mektup yazsam, iki ayda bir mektup gelmezdi. Dersler biter bitmez de köye
dönerdim. Çiftçiyle, rençber’le, ırgatla, avcıyla, çobanla, kır bekçisiyle
yarenliği severdim.
Yine
Frenkçe bir sözle, nostalji için okunabilir bu yazılar.
Evet…
1984’e, dek köy de vardı, köylü de vardı… Yarenlik de vardı…
Prof.
Dr. Emrullah Güney Biyografisi: 1947 yılında, o zaman
Niğde iline bağlı Nevşehir İlçesinin Göre Köyü’nde doğdu. Babası köy
eğitmenlerini denetleyen Gezici Başmuallim Şükrü Bey; annesi Zatigül Zeynep Hanım’dır.
İlkokul Güre’de, Ortaokulu ve liseyi Nevşehir’de tamamladı. 1964’te girdiği Ankara
üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesini 1968’de bitirdi.
Sosyal
Bilgiler Öğretmeni olarak 1971’de başladığı meslek hayatını, günümüzde de Sosyal
Bilgiler öğretmeni yetiştirerek sürdürdü.
Köy
türküleri dinlemeyi, çobanlarla, avcılarla, Rençberlerle, köy öğretmenleriyle
konuşmayı seviyor. Türkiye’yi bir uçtan bir uca gezip fotoğraf çekiyor,
sergiler açıyor, konferanslar veriyor.
Öğretmen
Hatice Hanımla evli, Umut (1972) ve Mutlu (1976) adlı iki oğlu var…
Ekim
/1985 ‘den bu yana Dicle Üniversitesinde görevli… Prof. Dr. Emrullah Güney,
Coğrafya Ana Bilim Dalı Başkanı ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü.
En
son 2013 yılında Diyarbakır Tüyap Kitap Fuarında buluşmamızda, hocamızın emekli olduğunu duydum.
Prof.
Dr. Emrullah Güney ve Eşi Öğretmen Hatice Güney tarafından ‘Marie Corelli’nin /
Norveçli Gelin Thelma’ adlı eserinin Türkçe çevirisinin de editörlüğünü ve
yayıncılığını üstlendim. Kısmet olursa bir gün de ‘Norveçli Gelin Thelma’
hakkında da hasbıhal ederiz.
***