Gerçek dostları ölmeden tanıyabilsek
- 11 Aralık 2018 Salı
Delinin biri, ismi bende saklıdır. Bir gün yaşadığı kasabada
kendisini tanıyan herkese karşı bir düşüncesi belirmiş. Karısın avucuna
paraları sayarken, “Benim verdiğim paraya sakın acıma. Bol miktarda un, şeker, pirinç,
et al. Onlarla kavurma, etli yemek, pilav, helva ve tatlı yap. Bol miktarda
yemek yap” demiş. Hanımı şaşırmış. “Hayrola efendi, bu ne yemeği böyle. Bayram
değil seyran değil. Birinin düğünü derneği var desem, öyle bir şey de yok.”
Hanımına çıkışmış. “Sen dediğimi yap. Gerisine karışma sakın. Ben şimdi
belediyeye gideceğim ve oradaki memurdan rica edip öldüğümü anons ettireceğim.
Sende bu yemekleri gelenlere ikram et. Sakın ha bir şeyi eksik etmeyesin.”
İki katlı evin bahçesi kurulan yemek masalarının etrafında
toplanan kasaba halkı, bir yandan üzülürken, bir yandan da yemekleri
götürmüşler. O sırada içlerinden biri kafasını yukarıya doğru kaldırınca, bizim
deliyi pencerenin arkasında perdenin kenarından gelenlere bakıyormuş. Onu gören
kişi, masanın kenarına çıkarak, “Arkadaşlar, beni dinleyin. Aslında bu sahtekar
ölmemiş. Bizi boşa çağırtmış. Gelin kendisini evinden indirip soralım demişler.
Birkaç kişi eve girerek, koluna taktıkları deliyi bahçeye
indirmişler. İleri gelenlerden biri yanına giderek, “Yahu, ne derdin vardı da
bizleri buraya kadar topladın be kardeşim. Herkesin işi gücü vardı. Derdin ne
ki, öldü diye anons verdiriyorsun.” Cevap vermiş; “Ben ölmeden önce, bu
kasabada kim seviyor, kim sevmiyor anlamak için anons yaptırdım. Gelmeyenlerden
hesabım var, hakkımı onlara helal etmiyorum” demiş.
Bunca söyleşi ve seyahatlerimin ardından, bir çok dost ile
tanışma fırsatı yakaladım. Her ilde tanıştıklarım ile sohbetlerde bulundum.
Bazıları ise, beni seçim çalışmaları döneminde arayıp fikrimi sordular.
Bazıları bulunduğum yerde fikir alışverişi yaptı. Bildiklerimi anlattım.
Ekonominin bu günkü durumundan söz ettim. Çocukların geleceğinden bahsettim.
Yaşamın gereksinimi olan parasızlıktan söz ettim. Tarımdan, fabrikalardan,
vergilerden, yol ve köprülerden konuştuk. Çocuklarının dertlerini anlatarak
onlara bilgimi aktardım. Bulunmayan ilaçlar hakkında bahsettim. Sağlık
koşullarının bu günkü durumunu anlattım. Aklıma gelmeyen bir çok konuda
konuştuk her biriyle. Ne oldu diyeceksiniz. Olanlar oldu. Birileri var ki,
seçim öncesinde bunca bahsettiklerimi kulaktan alıp diğerinden çıkarmış. Birde
beni arayarak, “hocam ben tekrar şuraya attım” demesi şaşırttı. Ben şimdi bu kişilere nasıl hakkımı
helal ederim.