KÖYLERİMİZ IŞIKLARINI GERİ İSTİYOR…

- TAŞIMALI EĞİTİM-

- 17 NİSAN KÖY ENSTİTÜLERİ GÜNÜ-

Cumhuriyetimizin 101.Yılındayız.

Cumhuriyetimizin kurulduğunda nüfusumuz yaklaşık 13 milyondu.

Halkımızın %80’i köylerde, %20’si de şehirlerde yaşıyorlardı…

Okuma- yazma oranı %10’u bile bulmuyordu. Kadınlarda bu oran %3’lerdeydi…

Cumhuriyetimizle birlikte, Atatürk devrimleri de geldi. Halkımıza en kısa sürede okuma-yazma öğretmenin yolları araştırıldı. Öncelikle Arapça alfabe yerine Latin alfabesi kökenli Türk alfabesine geçildi.

Nüfusumuzun çok büyük çoğunluğu köylerde yaşıyordu ve köylülerimiz okuma yazma bilmiyordu… Aydınlanmanın köylerden başlaması kadar doğal bir şey olamazdı.

Aydınlanma, Köy Enstitüleriyle geldi…

Aydınlandıkça köyler, korkmaya başladı ağalar, şeyhler ve din bezirgânı siyasiler…

17 NİSAN

Kırkbin köy,

Kırkbin söndürülmüş yıldız gibi...

Dağılmıştı, Anadolu topraklarına

Çırpınıp dururlardı karanlık içinde

Cinciler, muskacılar şeyhler el ele

Yontup dururlardı, köylerin umutlarını

Yemen'deydi, Sarıkamış'taydı ve Kurtuluş'taydı…

Kanını verdi, canını verdi ve kurtardı vatanı

Mustafa Kemal Atatürk biliyordu...

Köylerden başlamalıydı ülkenin ışığı

Işık, köy Enstitüleriyle geldi

Köy çocukları okullarla tanıştı...

Vurdukça ışık dağıldı karanlık.

Aydınlandıkça ortalık, aydınlandıkça ortalık

Açığa çıkıverdi yobazlık

Yobaz, ışıktan korkardı.

Boş durur mu yobazlar

Boş durur mu bezirgânlar

Yavaş yavaş ve derinden

Kurdular, takiyyeli tuzaklarını

Din bezirgânları, çıkarcılar

Yürüdüler ışığın üstüne üstüne...

Bir düşü sonlandırdılar alçakça…

Karanlık para demekti, iktidar demekti...

Kapılarına kilit vurdular, ışık toplarının

Ve bu çağda, hala karanlık bir yanımız...

Havlayıp dururlar ışığa doğru…

(Erdoğan Şahin)

***

Ülkemizin üretim gücünü artıran, köylülere okuma- yazma öğretmenin yanında, tarım, sağlık, kooperatifçilikte de öncülük eden Köy Enstitülü öğretmenler, köylü aydınlanmasının ışık topları olmuşlardı…

Köylülerin gözü açılmıştı. Üretiyorlar, ürettiklerini pazarlamak için birlikler, kooperatifler kuruyorlardı. Tüm bunlara köy Enstitülü öğretmenler katkı sağlıyorlardı. Köylerde okuma odalarında kitaplar okunuyordu. Köylüler soru sormaya ve sorgulamaya da başlamışlardı…

Köylülerin sesini çıkarmaları, kendilerine bir güvenin gelmesi, ağaların, şeyhlerin ve bunlarla bağlantılı siyasilerin hoşlarına gitmemişti.

Köylülerin gözünü açan köy Enstitüleri kapatılmalıydı…

Ve elbirliğiyle Işık toplarının kapısına kilit vurmayı başardılar…

***

TAŞIMALI EĞİTİM

40bin köy…

40bin Köy İlkokulu…

Onbinlerce öğretmen de bu köylerde köy çocuklarını eğitiyordu…

Öğretmenler, köylülerin aydınlanmasına büyük katkı sağlarken; köylüleri aynı zamanda üretime de yönlendiriyorlardı.

İlkokul sonrası, parasız yatılı olarak öğretmen okulları başta olmak üzere çeşitli meslek liselerine köy çocukları sınavla öncelikli, kontenjanlı ve pozitif ayrımcılıkla bu okullara gitmelerinin önü açılıyordu. Bu okulları bitiren öğrenciler özellikle köylerine de önemli katkılar sağlıyorlardı…

Ve süreç içinde siyasiler,Taşımalı Eğitimle köylerin ışığı olan öğretmenlerden mahrum ederek, köylüleri imamlarla baş başa bırakma başarısını gösterdiler!..

Taşımalı eğitim ulaşım ve diğer birçok neden yüzünden sağlıklı ve güvenli değildir. Gelişmiş ülkeler kırsal kesimlerdeki çocuklar için birebir eğitimin yapıldığı günümüzde, köylerimizdeki okulları kapatmak çok yanlıştı. Köylerde okulları kapatılan aileler, çocuklarını okutmak kaygısıyla kentlere göç ederek; üretimden uzak kalarak kentlerde yoksullukla başbaşa kaldılar... Köylerde ekilmeyen araziler çoğaldı. Tarım üretimlerimiz düştü. Kente gidenler de sefaletle başbaşa kaldı... Köy okulları beş öğrenci de olsa açılmalıdır. Birleştirilmiş sınıflar iyi programlandığı zaman başarılı eğitim sistemidir... Çocukları uykunun seher döşeğinden alıp, uygun olmayan araçlarla kilometrelerce uzaklardaki yerleşim yerlerine taşımak öncelikle çocukların psikolojisine uygun değildir...

Diğer taraftan taşımalı eğitim, köylerin boşalmasına neden olmuştur. Tarımsal üretim gerilemiştir. Bugün halkımız et yiyemiyorsa sebebi biraz da budur.

***

BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIF ELEŞTİRİLERİ ÜZERİNE

(Birleştirilmiş Eğitim Sistemi: Birden beşinci sınıfa kadar öğrencilerin bir sınıfta bir öğretmenle veya bir-iki ve üçüncü sınıfların bir öğretmenle bir sınıfta ya da dört ve beşinci sınıfların bir öğretmenle ayrı bir sınıfta eğitim gördükleri sistem)

İlkokulu Birleştirilmiş sınıflarda okumuş ve öğretmen olarak da birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapmış bir emekli öğretmen olarak birleştirilmiş sınıfların yararına inanmış biriyim... Yurt dışı öğretmenliğim de bir ölçüde birleştirilmiş sınıf uygulaması gibiydi... Almanya başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkelerinde son süreçlerde Birleştirilmiş sınıf uygulamaları var. Birleştirilmiş sınıflar tamamlayıcı eğitimin, farklılıkların ortaya çıkarıldığı, ilgi alanlarının netleştirildiği bir sistem olarak çok yararlı... Öğrenci, birleştirilmiş eğitimi sürecinde farkında olarak veya olmayarak kendisini tamamlayabiliyor... Diyelim ki üçüncü sınıfta olan ama okuma yazmayı iyi geliştirememiş bir öğrenci, ödevli olduğu saatte, öğretmenli birinci sınıfların okuma- yazma dersini takip edebiliyor... Bu sayede okuma yazmadaki sıkıntılarının üstesinden gelebiliyor...

***

Doğru olan her çocuğun kendi yerleşim alanında eğitim görmesidir. Öğrenci sayısı ne olursa olsun, geçmiş dönemlerde yapıldığı gibi birleştirilmiş sınıflarda da bu eğitim yapılabilir. Böylece köylerdeki ilkokullar tekrar açılır. Böylece çok sayıda öğretmenimize de iş bulunmuş olur. Köylüler, çocuklarını köylerinde okuturlar, şehirlere göçmezler.  Çocuklarımız rahat eder, köylüler de ışıklarına kavuşmuş olurlar…

***

Önümüzde çok önemli bir seçim var.

Hiç değilse İlkokul düzeyinde öğrencilerin köylerinde eğitimlerini tamamlamalarının yolu açılmalıdır. Köyler öğretmenleriyle tekrar şenlenmeli ve aydınlanmalıdır. Siyasiler bu yöndeki duruşlarını, desteklerini kamuoyunda paylaşmalıdırlar…

Köy Enstitülerini ve köylerdeki ilkokulları taşımalı eğitim nedeniyle kapatan zihniyetlerin ülkemize verdikleri zararların artık sorgulanmasının da tam zamanıdır…

Aydınlık günler dileğiyle…